"BEN ESKİ- DEN KÜÇÜKTÜM" oyuncuların, palyaçoların, kuklaların, canlı müziğin ve dansın iç içe geçtiği muhteşem bir güldürü... Tiyatronun, perdesinin, koltuklarının, kostümlerinin, anılarının, kulise asılı kalmış tiradların çok komik öyküle
DEVAMIrin satıldığı bir açık arttırmanın öyküsü. Yaşama tutunmanın, insandan insana sevgi köprüleri kurmanın yolları... Kahkahalar atarak düş gücünün kapılarını aralayan, oyuncuların ve seyircilerin, tiyatro mucizesine dönüşen görkemli valsi...
"BEN ESKİ- DEN KÜÇÜKTÜM" yazın ortasında kar yağan , oturma odasından gemilerin geçtiği, gökyüzünde iki tane ayın olduğu hayaller ülkesine yolculuk... Oyunun başında ben çıkıyorum sahneye ve diyorum ki: "Buyrun bayanlar baylar Düşgücü ülkesine yolculuk başlıyor. Sünnet yatağımı yelkenli yaptım. Gövdesi pirinçten, yelkenleri atlastan, halatları kurdeleden. Zaman oldu sakin sularda süzüldüm. Zaman oldu azgın dalgalarla boğuştum. Açtım yelkenleri daldım evlerin içlerine... Düşgücünün rüzgarıyla şişirirsen yelkenleri. İster kral olursun, ister dilenci...".
DAHA AZ GÖSTER