‘Yaşam biçimimizi tercihlerimiz belirler.’

Sınıfsal kirlenme ile çöken toplumsal sistemleri konu alan Anna Karenina romanından uyarlamadır. İç dünyası ve yaşadığı hayat arasında bir yerlerde kaybolan Anna Karenina’yı oynayaca
DEVAMIk olan kadın oyuncu A.’nın oyuna katılımı anlatılmaktadır. Şartları, yaşadıkları zaman ve zeminleri çok farklı olan iki kadının aynılaşan hikayesidir. Yaşam biçimi denilen şey bir anlamda, sistem, toplum, kurallar, baskılar ve aşkın karşısında ya da yanında olmakla kalıplanır.

Bir tiyatro topluluğunda Anna Karenina rolünü oynayacak olan A. ilk kez herkesten önce kulise gelir. Hızlıca oyunu okumak zorundadır. Okumaya başladığında metnin içine öyle girer ki Anna’yı bu kadar yakından tanıdığına şaşırır. Kulis kapısının sıkışıp açılmayışıyla mekanda ve tekstin içinde sıkışıp kalan A., kendisinden kaçamayacak bir konuma gelir. Buradan itibaren, Anna olur. İki kadının da sıkıştırılmış yaşamlarına verdikleri tepki birbirine çok benzer. Farklı cümlelerle aynı yola çıkarlar. Hayatlarının iplerini ellerine almaya çalışırken, iplerin aslında son derece uzun olup sistem tarafından yönetildiğini anladıklarında ise kendileri olmaktan tamamen sıyrılırlar. Yaşamlarının ana hattını oluşturan fiziksel aşk kavramı da bu yükü taşıyamayıp çökünce asıl tragedya başlar. Sonuç değişmez, buraya aynı hat üzerinden gelen her insanı sistem yutar. Bunu da oyunun finalinde yeni bir kimlikle görürüz. Kulise yine ‘yanlışlıkla’ erken gelmiş olan başka bir oyuncunun da akıbeti belli ki farklı olmayacaktır.

Deforme olmuş ortamlarda yaşama tutunmaya çalışan bireyler hiç bir açıdan sağlıklı olamayacaklardır.
DAHA AZ GÖSTER