Tolstoy’dan günümüze bir aşk şarkısı…
Ölümsüz Anna Karenina, bir kez daha sahnede. Defalarca tiyatroya ve sinemaya uyarlanan, Tolstoy’un başyapıtı 8 Aralık Cuma günü Kent Oyuncuları’nda seyirciyle buluşacak. Bir kez daha aşkını
DEVAMI korumaya çalışacak, bir kez daha çocuğundan kopmamak için yalvaracak ve bir kez daha raylara bakıp…
Yakıcı tutkulara sahip bir genç kadındı Anna. Bir yandan da hayalleri olan herhangi bir kadındı. Bütün kadınlar gibi. Aynı anda hem anne olmak istiyordu, hem de çok sevilen, aşık olunan bir kadın. Bütün kadınlar gibi. Özgür yaşamalıydı, ama sevgi ve sadakatle hayata bağlı olmalıydı. Bütün insanlar gibi. Ama yaşadığı toplum belki de özgürlüğe, aşka, özellikle de kadınların özgürlüğüne hiçbir zaman hazır olmayacaktı. Peki, Anna hazır mıydı, yaşamaya ve yaşadıklarının sonuçlarına katlanmaya?
Levin yaşadığı dünyada, en az Anna kadar mutsuzdu. Ama onun çözümü toplumsal bir değişim yaratmaya çalışmak olacaktı. Toprağın sahibi bir kişi olmak zorunda değildi, çalışanlar sadece ücretlerini alarak yaşayamazlardı, hem sorumluluk hem de mutluluk paylaşılabilirdi. Böylece dünya daha mı güzel olacaktı?
Levin ve Anna’nın değiştirmeye çalıştıkları dünya hepimizin dünyası değil miydi? Petersburg’dan İstanbul’a ne değişmişti? Tolstoy’dan günümüze ne kadar yol almıştık, aşkta, insanlıkta, özgürlükte…
DAHA AZ GÖSTER