Suzan Uztan
- Oyuncu
- 1940 - 23.04.2006
- Amasya
Biyografi
Memur bir ailenin ikizlerinden biri olarak Amasya'da dünyaya gelen Suzan Uztan, sanatla ilgili bir ailede yetişmenin de etkisiyle ilk kez bir okul müsameresiyle sahnelere adım atar. Oynadığı kelebek rolü onu o kadar etkiler ki kendi kendine oyunlar yazıp oynamaya başlar. Ailesinin 1947 yılında Ankara'ya yerleşmesi, Uztan'ın hayatındaki dönüm noktalarından biridir. Bale hocası Madam Margo'nun aracılığıyla Devlet Tiyatroları'nın çocuk oyunları bölümüne girer. 1956'da "Şehirli Kız" adlı oyunda Vivi
DEVAMIet rolüyle ilk profesyonel çalışmasını yapar. Almanya'da, Münih'te Residence Tiyatrosu'nda bir yıl staj yaptıktan sonra Adana Şehir Tiyatrosu'nda sahnelenen "Ters-Yüz" ve "Hürrem Sultan" oyunlarında başrol oynar. 1960 ihtilali sonrası İstanbul'a yerleşir. Bulvar Tiyatrosu, Karaca Tiyatrosu, Dormen Tiyatrosu ve Küçük Sahne'de sahnelenen pek çok oyunda rol alır. Ulvi Uraz, Suzan Uztan'ın "Zabit Fatma'nın Kuzusu" oyunundaki performansından sonra yeni oyunda ona başrol vermeyi teklif eder. İlk olarak 1966 yılında Ulvi Uraz Tiyatro Topluluğu'nca sahneye konulan Hababam Sınıfı'nda, Zeki Alasya, Metin Akpınar, Ercan Yazgan, Ahmet Gülhan, Ali Yalaz, Ulvi Uraz , Zihni Küçümen ile rol alır...
Suzan Uztan o günleri anlatırken heyecanını yenemiyor: "Ulvi Uraz oyunda bana bir erkek rolü vereceğini söyleyince biraz şaşırdım. O ise bu rolü başarıyla oynayacağımı söylüyordu sürekli... Hababam Sınıfı'nı çok duymuştum, ama henüz okumamıştım. 'Ben yok olurum. Mahvolurum. Bu rolü kabul etmiyorum' dedim. O da ısrarla, 'Hayır. Sen bu işi yapacaksın. Başka bir tiyatroda da olsan yine seni çağıracaktım' dedi."
Uraz'ın Uztan'a biçtiği rol "İnek Şaban". Ancak oyunun yazarı Rıfat Ilgaz'dan veto yiyor. Uraz'ın ısrarı üzerine İnek Şaban'ı sahnede izlemek istiyor. "Oyun sonrası Rıfat Ilgaz ile kostümlerimi değişmeden görüştüm. Ellerimi avuçları arasına alarak 'Seni bu rol için önce istemedim, ancak seyrettikten sonra kararımdan vazgeçtim. İnek Şaban'ı başarıyla oynayacağına inanıyorum' dedi. O dönemlerde Rıfat Ilgaz adı yasaklıydı. Kitabına bile adını koyamamıştı, üzerinde Stepne yazıyordu sadece... Türkiye'nin en merak edilen ismi Hababam Sınıfı'nın yazarıydı. Herkes Stepne'yi Rus yazar zannediyordu."
İlk provanın gecesi sabaha kadar uyuyamıyor Uztan, hâlâ kararsız, çünkü adını tehlikeye attığını düşünüyor. Sabah ayakları onu tiyatroya taşıyor. Zeki Alasya'nın getirdiği kostümleri giyiyor, ceket, pantolon, ayakkabı... Saçlarını da erkek gibi kestiriyor, Şaban miyop olduğundan bir de kalın çerçeveli gözlük ayarlıyor. Gözlerinin altına çiller yapıyor...
"Fakat kravatı bir türlü bağlayamadım. Erkeklerin soyunma odasına gittim. Bu kıyafetimle daha önce beni kimse görmemişti. İçeri girerken Ercan'la çarpıştım. 'Ulan o'lum dikkat etsene' dedi bağırarak... Arkası dönük şekilde son hazırlıklarını yapan Zeki'ye 'Şu kravatı bağlar mısın?' dedim. 'Bi dakka oğlum, bi dakka' diyerek döndü. Dondu kaldı. Bir süre baktıktan sonra, 'Aaaa Suzan' dedi sevinçle; 'Ben sana dememiş miydim? Sen çok iyi bir İnek Şaban olacaksın.' Artık hepimiz inanıyorduk bu işi başaracağıma, başaracağımıza..."
Oyun büyük ilgi görüyor. Tiyatronun önünde kuyruklar oluşuyor. İlk oyundan sonra Rıfat Ilgaz sahneye fırlayıp kucaklıyor, "Suzan, bu oyunun yıldızı sensin!" diyor.
İzleyici ancak gazetelere yansıyınca anlıyor, sahnede izlediği İnek Şaban'ın aslında bir kadın olduğunu... Oyunu izleyen kulise koşup görmek istiyor, gerçekten kadın mı, değil mi diye... "Hababam Sınıfı aylarca kapalı gişe oynadı" diyor Uztan "Oyunumuzun olmadığı pazartesi günleri yakın yerlere turneye gidiyorduk."
Hababam Sınıfı sahnede başarı üstüne başarı kazanınca film yapımcılarının da dikkatini çekiyor. İnek Şaban rolü yine Suzan Uztan'a öneriliyor. Ancak film senaryosu Sansür Kurulu'ndan öğretmen bir üyenin itirazı üzerine Sansür Kurulu'na takılıyor. "Ben" diyor kurul üyesi öğretmen "öğretmene 'Kel' dedirtmem"... Seyirci Suzan Uztan'ı Hababam Sınıfı filmlerinde de İnek Şaban olarak izleme şansını bir avuç "kıl" yüzünden kaçırıyor.
Ulvi Uraz'dan ayrılıp Mücap Ofluoğlu Tiyatrosu'nda oynamaya başlıyor Uztan. "Kaktüs Çiçeği"ndeki rolüyle "İlhan İskender-En İyi Kadın Oyuncu" ödülünü kazanıyor.
"Diplomatik Bagaj", "Dolap Beygiri" ve "Pepsi" adlı oyunlarda gösterdiği performans da seyircinin belleğine kazınıyor.
1976'da 160 bin lira sermaye ile bir tiyatro açıyor, ama altı ay sonra da kapatmak zorunda kalıyor, 150 bin lira zararla... Yaşadığı hayal kırıklığı Uztan'ın tiyatrodan uzaklaşmasına neden oluyor. 12 Eylül pek çok özel tiyatronun kapanmasına neden olsa da o yine de pek çok teklif alıyor, ama üzülerek de olsa geri çeviriyor "hayır"... Sahnelerden uzak durmasının bir nedeni de annesinin hastalığı, beş yıl boyunca bir an bile yanından ayrılmıyor...
Cihangir'deki, eşi Ali Bey ve altı kedisiyle yaşadığı evinde, Aydın Ilgaz'ın da katıldığı bu görüşmemizde son sorumu "Tekrar sahneye çıkmak mı? İyi bir oyun olursa, neden olmasın?" diye yanıtlıyor... Ama çıkamıyor...
DAHA AZ GÖSTER
Tiyatro Oyunları
OYUN ADI | YIL | DURUM |
---|---|---|
Dışardakiler /Zinnur / Bir hasta velisi | 1957 | Sona Erdi |
Çayhane /Demokratik Hareketin Kadınları | 1955 | Sona Erdi |