Büyükdere35, 17 Mayıs – 30 Haziran 2017 tarihleri arasında Gökçe Er’in “Yerle Gök Arasında, Sen Gibi Ben Gibi…” isimli dördüncü kişisel sergisine ev sahipliği yapıyor. “Çık Dışarı”, “Zemin Kontrol” ve “Şeylerin Kendisi” sergilerinden hatırladığımız Gökçe Er, bu yeni seride figürlerinden büyüyen detaylar ile toplumsal olandan yola çıkarak,
DEVAMI bireye ve kimliğe dair bir harita oluşturuyor. Bu büyük ve ince detaylarda, bizi biz yapan beden ve kimlik ile baş başa kalmaya davet ediyor.
Transandantal bilgi ve hissiyat hepimizde mevcut ve çocukluğumuzdan bu yana neyi nasıl algılamamız gerektiğini öğreniyoruz. Fakat öğrendiğimiz şey katmanları aralayarak görmek, hissetmek değil de yüzeysel olana takılıp kalmak ve bütün algı mekanizmamızı onun üzerine oturtmaktan ileri gidemiyor. Bakıp görmeye ve hatta ötesine, bizi daha iyi algılamaya yönlendirmek isteyen sanatçı, bakılan hiçbir şeyin tek başına bir görünüşten ibaret olmadığını söylüyor. Ve işleriyle hepimize “İçeride çok daha fazlası var görünmesi ve okunması gereken” diyerek sorgulama alanı yaratıyor. Bunları da çalışmalarında büyük bir detaydan yola çıkarak transandantal bir motif oluştururken, detayı yeni bir biçimde okuma ve yüzleşme haline bırakarak yapıyor. Daha iyi görülebilmesi için büyük detaylarda, katmanlardan oluşan kadın bedeni ve kimliği ile yüzleşme halini aslında olduğu gibi olabilmeyi daha iyi görmeyi sağlamak için gözler önüne seriyor. Kullandığı büyük detaylarda katmanlar daha net görünebilir hale geliyor ki kimlik bile motif haline bürünüyor. Sanatçının bireysel psikolojiden toplumsal psikolojiye geçişi yansıtan işlerindeki dili hibrit olanın ifadesini ve duygusunu birimleştirmeye yani kodlamaya doğru gidiyor. Detaylar veriyor, deşifre ediyor. Sanatçı aslında gizledikleriyle ve gösterdikleriyle, yan anlamlarıyla, örtüleriyle bedene bakmayı bir perdeyle bölüyor. Erteliyor. Vücut, kimlik ile örtülense de kimliğe giden hikayeleri ile bütün oluyor. Var oluyor. Birlikte okunur hale geliyor. Gökçe Er, çalışmalarının ana temasında görsel açıdan motife odaklanıyor. Yaptığı her detayı birer motif gibi işleyen sanatçı, algı mekanizmamızı, gerçekliği nasıl algıladığımızı sorguluyor.
DAHA AZ GÖSTER