Aylin Yavuz eserlerinde, postmodern estetik yaklaşımına, günümüzün bakış açısını da dâhil ederek, izleyicinin kendi hayal gücüne bir alan bırakıyor. Fark edilen ilk katmanda kördüğüme dönüşen figürler, çizgiler ve renkler ile karşılaşılmasına rağmen uygun mesafeden izlenildiğinde, sanatsever her seferinde farklılaşabilecek bir boşluğa ras
DEVAMIt geliyor. Böylece sanatçı, eseri ve sanatseveri birlikte kendi öznelliğinde hayal gücüne müdaheleye davet ediyor. Bu müdahale aynı zamanda kişilerin özneleşmesini imlediği için, özgürlük ve etik kavramlarına dönük kadim tartışmaları önümüze koyuyor. Sanatçı bu tartışmada dekonstrüksiyon ve kompozisyon, ekleme ve eşzamanlılık, kombinasyon ve öyküleme gibi estetik yöntemleri kullanıyor. Sanatçı çalışmalarında, izleyicinin sakinliğini koruması ve derin düşüncelerinin ortaya çıkabilmesi için dramatik etkilerden vazgeçmiş ve yalın ama yine de enerjik bir ruh halini egemen kılıyor. Yüzeydeki duruş biçimleri, birleştirmeleri ve ayrıştırmaları, abartılmış sembolleri ve kontrast renkleri ile belirginleşen bedenlere ve cinselliğine ironik bir perspektif katıyor.
İlk anda eserlerde hafiflik hissi yaratan bu neşe, esasında sergiyi büyük tartışmaların konusu haline getiriyor. Figürlerin birleşim noktalarını el, ayak ve cinsel organlar gibi bedenin sınır yüzeylerini kullanarak belirginleştiren Aylin Yavuz, genel kabul gören güzellik anlayışını sorguluyor ve genel geçer estetik ölçütlerinin dışında olan “ saklı tutulanı ” göstermeye çalışıyor. Betimlenen vücut çizgileri, eşzamanlı ve dinamik kompozisyonlarıyla çoğalarak “yeni soyut formlar“ oluşturuyor. Figürler tek tek değilse de bir bütün olarak ele alındığında bir nevi ağ oluşturuyorlar. Her şeyin bir diğeriyle ilişkide olduğu düşüncesinden yola çıkarak, resimde bir “yol gösteren” işlevini alıyor. Aynı zamanda da sorusunu ekliyor; örümcek ağını ıstakoza, orkideyi çuha çiçeğine ve bu dördünü bana ve beni sana bağlayan şey nedir?
Beden sadece kendi üzerine kapalı bir mekan olarak okunamaz elbette. Özellikle beden terbiyesine dönük meditasyonlar, beslenme biçimleri ve uygulamalar bedeni evren ile iletişimde olan açık bir yapı olarak keşfe çıkarıyor. Bu entelektüel birikim Batı ve Doğu kültürlerinin bileşkesi olarak zuhur ediyor. Beden ve bedenin çizgisinin açılmasını mümkün kılan bu tür içsel ve fiziksel eylemler Aylin Yavuz’un eserlerinde içselliğin ve dışsallığın birbirine dönüşerek ilerlediği, örüntülerin kendini vurguladığı bütünlere evriliyor. Düğümler bir anda karşılaşma alanlarına, karmaşa dinginliğe, yalınlık bilgeliğe dönüşüyor. Serginin odağında olan bedenlerin en nihayetinde ortadan kalktığını ve insanlar arasındaki farkların, sınırların uzamda ve düşünsel alanda eridiğini görmek mümkünleşiyor.
DAHA AZ GÖSTER