Fotoğraf, resim, heykel ve enstalasyon gibi farklı mecralardan çalışmalarının yer aldığı sergide sanatçı, görsel ve işitsel imgeleri ustaca kurguluyor. Çalışmalarında insan bedeninden ayrılmış uzuvları, sıradan nesnelerle kara mizahi bir yöntemle birleştiren Elif Biradlı, kendi içine bakarken toplumsalı, toplumsalın derinliklerini irdeliy
DEVAMIor. Tümüyle sentetik objeler üzerine kurulu olan çalışmalarında rastladığımız grotesk maskeler, gündelik hayattan tek kullanımlık plastik araçlar, abartılmış renkler, nesne ve özne arası bunaltıcı ara hallerde izleyiciyi pırıl pırıl bir karanlığa sürüklüyor. Tekinsiz bir estetik düzlem üzerinde birbirine geçmeye başlayan dişil ve eril imgeler, kendiliğin gizlediği personanın ortaya çıkmasını sağlıyor. Biradlı’nın işlerinde ölüme doğru atılmış ilk adım olarak doğum, kanlı bir şölen halinde seyirciyle buluşuyor. Sanatçı, kolektif bilinçdışından sızan korkulara hastalıklı bir yanıt olarak üretilmiş toplumsal cinsiyet döngüsünde yeniden doğuşun izini sürüyor. Ölüm korkusuna karşı modern bir kavramsallaştırma olarak varoluşun saçmalığını sorgulayan sanatçı, çalışmalarında kurduğu sahnelerin her birini o trajik “şakanın bir parçası” olarak tanımlıyor. ‘Bu Aptalca’ kara bir kahkaha gibi kulaklarda çınlıyor; İzleyiciyi kaygısız olduğu kadar tekinsiz, mizahi olduğu kadar dehşet verici olan bir kaybolma deneyimine davet ediyor.
DAHA AZ GÖSTER