Pilevneli Gallery, 8 Ekim – 22 Kasım tarihleri arasında Tayfun Serttaş’ın “Undetectable / Saptanamayan” başlıklı son sergisine ev sahipliği yapmaya hazırlanıyor.
Bir kişinin özgür olabilmesi için en az iki kişi gerekir. Bu bağlamda özgürlük; ne salt bir ideoloji, ne de salt önermedir. Bireyselleşme tek başına özgürlükle mükâfat
DEVAMIlandırılamaz. Özgürlüğün çekirdeği, topluma rağmen toplumsal ilişkideki asimetriye dayanır.
Undetectable (Saptanamayan) mikrobiyoloji literatüründe karşımıza çıkan bir olgunun, toplumsal alana çekilmesiyle şekillenen bir dizi olasılığa işaret eder. Veriler, istatistikler, rakamlar ve polemikler arasında geçirdiğimiz dönem, sanatçı açısından kamusal katmanlar arasındaki saptanamamazlığın iz düşümüdür. Virüs kamu düzeniyle oyun oynamaktadır ve ortaya çıkan tablo, öznesi birey olan sosyal bilimlerin süregelen krizini alabildiğine derinleştirmiştir. Salgın zorunlu bir bireyselleşmeyi beraberinde getirirken, aynı zamanda insanlığı hiç olmadığı kadar ortak kaygılarda buluşturur. Kamu güvenliği, özgürlük-otorite dengesi ve olağanüstü hal’e dair kavramsal çerçevenin yeniden çizilmekte olduğu günümüzde, birey kültü yeni bir yapıbozum ile karşı karşıyadır.
Modern birey, daimi bir aylak, evrensel yabancıdır. Ortak davranış reçetelerine uymaz. Bundan dolayı onu hiçbir sistem bağrına basmaz ve tam olarak temsil edemez. Öngörülemez özellikleriyle diğer toplumsal katmanlardan ayrılan bireyler, konumlandıkları sisteme itaat vadetmezler. Bu bağlamda birey tanımı gereği tekinsizdir. Onaylanmış kabileler vadetmekten başka seçeneği kalmayan günümüz popülist baskı rejimleri, bireyselleşmeye karşı tarihte izlenmemiş bir yumuşak baskının öncüleridir.
Baskı rejimlerinde sanatçılar ‘süresiz tatil’ dönemine girerler. Müphemleşirler. Türkiye’de sanatçıların salt pratiklerini icra edip çekilmek gibi bir konforları hiç olmadı. Sanatın neden olduğu, nasıl uygulanacağı, sunumun incelikleri ve temsilin sorumluluğuna değin birçok görünmez misyonu üzerlerinde taşıdılar. Bu bağlamda sanatçıların üretimden ziyade, üretimin doğurduğu/doğuracağı problemlerle yüzleşmek gibi coğrafyaya özel bir yorgunluğu oluştu. Halbuki sanat, tüm bu prosedürlerin kurumsal olarak aşıldığı noktada bir miktar gerçek anlamına yaklaşabilirdi... Pratiğimizin yarın ne anlam ifade edeceğini hala tam olarak kestiremiyoruz. Bildiğimiz, bir direniş metodu olarak sanatın varlığına dair bütün pozisyonlarımızı sürdürmemiz ve hakikat arayışında ısrarcı olmamız gerektiğidir.
Covid-19, LGBT+ bireyler yüzünden ortaya çıkmadı. İnsanoğlunun doğal yaşama haddinden fazla müdahale etmesinin sonucu olarak Çin’in Vuhan kentindeki bir egzotik pazarda ortaya çıktı. 21.yüzyıl Türkiye’sinde bu denli evrensel bir kabulün saptanamıyor olması düşündürücüdür. Undetectable; geçirdiğimiz aylar boyunca sistematik nefret kampanyalarına maruz kalan Türkiye LGBT+ topluluğuna ithaf edilmiştir.
DAHA AZ GÖSTER