Galerist, Halil Vurucuoğlu’nun “Reborn” başlıklı altıncı kişisel sergisine 7 Nisan – 7 Mayıs
2016 tarihleri arasında ev sahipliği yapıyor. Vurucuoğlu’nun, Carl Gustav Jung’un aynı isimli
arketipinden yola çıkarak oluşturduğu sergi, şuuraltının esrarengiz katmanlarını ayrıştırarak
temsili imge ve sembollerle kişinin iç dünya
DEVAMIsını irdeleyen neden ve nasıl sorularına yanıt arar.
İzleyicinin mekan-alan algısıyla oynayan sanatçı, şuuraltını farklı formlarda yeniden
canlandırarak, görünenin ardındaki gizli gerçekleri, psikolojik dışavurumları, kalp ve beyin
arasındaki içsel karşıtlıkları ve sebep-sonuç ilişkilerini keşfe çıkar. Bu yoğun düşünsel sürecin
sonucunda oluşan duygu durumunun tezahürünü, en temele dönerek, varlığımızın çıkış
noktası olan doğada aramaya karar verir.
Sanatçı çalışmalarında insan davranışlarının hangi koşullar neticesinde şekillendiğini
anlamak amacıyla; madde, mana, akıl ve duygu arasındaki gelgitleri sorgular. Bu amaçla
sergide, çok katmanlı el kesimi suluboya resimleriyle hayat verdiği, dağ, deniz ve gökyüzü
imgelerini, görsel birer olgu olmaktan uzaklaştırarak, kişinin şuuraltında barındırdığı eril ve
dişil alt yapıyı simgeleyen çok boyutlu ifadelere dönüştürür.
Sergiye adını veren “Reborn” isimli yerleştirmede Vurucuoğlu’nun, şuuraltına dair anlamak ve
anlatmak istedikleri, mağara metaforunda incelenir. Şuuraltı beynin kıyısında kalmış karanlık
bir köşe değil, uçsuz bucaksız bir enerji alanıdır. Jung'a göre mağara, şuuraltının güvenli, dış
etkenlerden uzak ve en ilkel halini temsil eder. Sanatçı buradan yola çıkarak, vajina metaforu
ile ilişkilendirdiği mağara imgesini üç boyutlu bir yerleştirmeye dönüştürür ve izleyiciyi,
şuuraltının farklı katmanları arasında fiziken gezinebileceği, sıradışı bir yolculuğa davet eder.
Bu yolculukta değişen ışık, gölge ve ses, resmin farklı boyutlarda keşfedilmesine olanak
sağlarken, güvenli ve saklı olanı cesurca ifşa eder.
DAHA AZ GÖSTER