Deneyiminizi arttırmak için sitemizde çerezleri kullanıyoruz. Devam ederek Gizlilik ve Çerez Politikamızı kabul etmektesiniz. Detaylı bilgi için tıklayınız.TAMAM
İsmini Le Corbusier’ye ait Fransızca béton brut (ham beton) teriminden alan RAW sergisi, 20. yüzyılın savaş sonrası döneminde dünyanın bir çok noktasında sanatçılar ve mimarlar tarafından daha iyi bir dünya kurma hayali ile üretilen yapılara odaklanıyor.
Bir kısmı anıt, askeri sığınak ya da konut gibi işlevlere sahip brüt beto DEVAMIn malzemeden üretilen, Yugoslavya, İngiltere ve Amerika gibi geniş bir coğrafyaya yayılan ve bir ideolojinin temsilini yansıtan bu yapılar; Emirhan Eren’in çalışmalarında formların dönüşümü üzerinden yeniden bir düşünme biçimini tetikliyor. II. Dünya Savaşı’ndan sonra harabeye dönüşen kentlerde, modern hareketin devamı niteliğindeki Brütalist mimari sanatçının çalışmalarının çıkış noktasını oluşturuyor. Brütalist estetiğin erken işaretleri sayılan, 20. yüzyıl başı askeri mimarisinden başlayarak, akımın zirve yaptığı ve en agresif örneklerinin verildiği 1970’li yılları merceğine alan sergi, anlamın ve formların tarihsel evrimi üzerinden yeniden inşa edildiği bir alan açıyor.
Yoğun olarak kullandığı suluboya tekniği ile uzun süredir üzerinde çalıştığı standart ölçeklerin üstünde simetrik ve heykelsi formlar üreten sanatçı, bu formların modern sovyet mimari çizgisine olan yakınlığı ve hatta Brütalist mimariyle olan benzerliğini fark ederek, beraberinde derin bir araştırma gerekliliği getiren ‘Soyut Yapılar’ projesini üretiyor. Malzemenin sınırlarını zorlamanın yollarını arayan çalışmaları konturlar aracılığıyla yer yer keskinleşirken, kimi zaman ise tıpkı ideolojinin bu yapılardaki görünürlüğü gibi silikleşip, belirsizleşen formlar ile sınırları ve katmanları eriterek soyutlaşan organik dokulara dönüşüyor. Brütalizmi mimari bir akımın ötesinde, belirli bir modernizm biçimi olarak temsil ettiği miras ve sanat ilişkisi üzerinden sorgulayan Emirhan, bu ilişki üzerinden geçmiş ile bugün arasında köprü kuran bir çeşit modernist okuma gerçekleştiriyor.
İngiltere kıyılarına inşa edilen Ses Aynaları, Sovyetler Birliğinden kalma bir krematoryum veya brütalsit Yugoslav anıtları RAW sergisinde izleyicinin karşılaşacağı soyutlamaların referanslarından yalnızca bir kaç tanesi. Ait oldukları rejimin sona ermesiyle bağlamından kopmuş alien formlar olarak anılan bu yapılar izleyiciyi formun saf hali üzerine düşünmeye davet ediyor. DAHA AZ GÖSTER