Çoğunlukla Fransa ve Türkiye’de çekilmiş, siyah-beyaz analog fotoğraflardan oluşan sergi, ismini kubbelerin merkezinde bulunan küçük dairesel veya oval pencere ya da yuvarlak delik anlamına gelen, eski Roma’ya özgü mimari bir terimden alır.
Oculus, karanlık olan bir iç mekana, yoğun bir ışık demetinin girmesine olanak sağlar ve
DEVAMI böylelikle gölge ve ışık dünyaları arasında bir eşik oluşturur. Sevinçli’nin imgelerinde kendimizi ışığın, anlamın ve güzelliğin erişilmez biçimde, bir anlığına geçip giderek hafızaya yerleştiği gölgeler dünyasında buluruz.
Sanatçının eserlerindeki imgeler, muğlaklık ve metafor bakımından zengin birer hayal halidir; Bir çiçek silüeti, epik ve mimari bir hal alırken sanat yapma faaliyetinin sıradan bir kaydı, koyu renk zemine çizilmiş beyaz bir daire, esrarlı bir anlama bürünür. Bir kadın, kendi tenini çekiştirir, bir diğerinin ise gözleri ışıldar. Kollarını uzatmış, başı bizden gizlenmiş hareket halinde bir adam; belki dans etmekte veya düşmektedir. Bir diğerinde ise basamaklar aydınlığa ve hayale doğru tırmanır.
Sevinçli’nin fotoğrafları estetik ve şiirsel bir zekaya sahiptir. Bunlar gerçekten var olan şeylere ve yerlere ait görüntülerdir. Ancak analog fotoğrafçılık sürecinin; fotoğraf karesinin çerçevelenişi, negatifin manipülasyonu, baskının kalitesi gibi zarif tesadüfleri aracılığıyla ifade bulan sanatçı gerçekliği hayalsi kılar
DAHA AZ GÖSTER