Deneyiminizi arttırmak için sitemizde çerezleri kullanıyoruz. Devam ederek Gizlilik ve Çerez Politikamızı kabul etmektesiniz. Detaylı bilgi için tıklayınız.TAMAM
İsmini Ekrem Işın’ın "İstanbul’da Gündelik Hayat" adlı kitabındaki İstanbul tanımından alan sergi, sanatçının galeriyle yaptığı 2011’deki "Nadireler Kabinesi", 2014’deki "Araba Sevdası" sergilerinin devamı ve son bölümü niteliğinde. Sanatçı, bu sergisinde içinde bulunduğu zamandan yaşadığı kentin ve kullandığı malzemenin geçmişine bakıyor DEVAMI; bugüne dair yeni bir manzara kurguluyor. Ankara’dan sonra New York ve nihayetinde yerleştiği İstanbul’a, “Doğu’nun mitosu ve Batı’nın ütopyası” arasındaki bu kentte yaşanmış çağların mirasından kalan parçaları yan yana getiriyor. Bingöl’ün, "Araba Sevdası" sergisine adını veren romanla başlayan tarihsel ilgi ve araştırmaları, "Mitos ve Ütopya"ya genel karakterini veriyor. Yerel kültür ve bu coğrafyanın barındırdığı yaratıcı potansiyelin izinde kent ve tarihle alternatif ilişkilenme biçimleri deniyor. "Mitos ve Ütopya", geçmiş ve gelenek etrafında var olan ilişkileri parçalarına ayırarak çözeltiyor; süsleme sanatlarından bir manzarayı, nesnelerin ve zamanın birbirinin içinden geçtiği deneysel bir yapıyla yeniden kuruyor. Zaman kendini tekrar ederken imge ve nesne birbirine ve birbirinden dönüşüyor. Topkapı Sarayı’ndan bir çini pano parçalarına ayrılarak kendini galerinin duvarlarında yeniden var ediyor. Geleneksel seramik kap formları parçalarına ayrılırken, yeni formlar ve formsuzluk denemeleriyle malzeme en ince katmanlarına ayrılıyor. Sergi, bir mirasın izini sürüyor. Kalıntıların peşine düşerek kendine dönük bir buluşmanın yollarını arıyor. Yeni bütünler oluşturmak için biçim ve imgelere yakından bakıyor, parçalarına ayırıyor ve kendini farklı biçimlerde tekrarlıyor. DAHA AZ GÖSTER