Deneyiminizi arttırmak için sitemizde çerezleri kullanıyoruz. Devam ederek Gizlilik ve Çerez Politikamızı kabul etmektesiniz. Detaylı bilgi için tıklayınız.TAMAM
Hayat koşturmakla geçiyor. Nereye, kime, neden olduğunu bilmeden; kendimizi dinlemeden, daha doğrusu çevremizdeki gürültü ve patırtıdan dolayı dinleyemeden sürükleniyoruz. Durup, soluklanmaya vaktimiz yok. Vaktimiz olsa yerimiz yok. “Nasıl oldu da bu noktaya kadar ilerleyebildi her şey? Kaçmak, istediğimiz son şey. Fakat bir süreliğine de DEVAMI olsa bir yerlere sığınmamız lazım.” diyen Cins bu serzenişlerimize cevap veriyor.
Cins’in sanatı söz konusu olduğunda amorf, mutasyona uğramış figürler akla gelen ilk ögelerdir. Oluşturduğu bu ögeler kendi içinde sürekli bir devinim halindedir. Bir o kadar birbirlerine benziyor gibi görünseler de aslında farklıdırlar. Etler, kemikler, canavarımsı şekiller her seferinde evrilerek bambaşka yapılar oluşturur. Cins “Mağaralar” adı verdiği bu sergide, bizleri kendi dünyasının sığınaklarına, bahçelerine davet ediyor. Tekinsiz gibi görünen figürler, ilk bakışta korkutucu olsa da kullandığı renk paleti ile tedirgin edici duruşlarından biraz olsun uzaklaşıyor; içine girdiğimizde neler olabileceğini düşünme konusunda bizi cesaretlendiriyor. Mağaralardan çıkıp dünyaya açıldık; peki şimdi tekrar mı geri dönmeliyiz? Cins’in dünyasına girmeye cesaret edebilir miyiz? “Öncelikle bize yol gösterecek renkli çiçekleri bulmamız gerekiyor, gerisini sonra düşünürüz.” DAHA AZ GÖSTER