Deneyiminizi arttırmak için sitemizde çerezleri kullanıyoruz. Devam ederek Gizlilik ve Çerez Politikamızı kabul etmektesiniz. Detaylı bilgi için tıklayınız.TAMAM
.artSümer, The Empire Project iş birliğiyle 12 Eylül – 14 Kasım 2020 tarihleri arasında Banu Birecikligil’in Lathyrus’un Sabahı başlıklı kişisel sergisine ev sahipliği yapmaktan mutluluk duyar
Birecikligil’in yeni resim ve heykellerinden oluşan sergi temel sosyal ihtiyaçlarımız olan insan teması, aidiyet duygusu, sıcaklık, sü DEVAMIreklilik, topluluk hislerini ve şu anda içinde bulunduğumuz tecrit ve yalnızlık duygusunu hafifletme arzumuzun barındırdığı tehlikeleri vurgulayarak, güncel sosyal/sağlık ikilemine bir paralellik kuruyor. Sanatçının yedinci kişisel sergisi, adını bezelye ailesinin oldukça zehirli bir üyesi olan Lathyrus bitkisinden alıyor.
Lathyrus, rengarenk narin çiçekleriyle masum görünümüne rağmen içinde çok zehirli türleri bulunan bir yabani bezelye ailesinin ortak adıdır. Bu yabani bezelye, kıtlık dönemlerinde fakir insanların besin kaynağı olmuştur. Bazı durumlarda ani yan etkilere sahip bu bitki, uzun süre tüketildiğinde bacaklardan bele doğru geri dönüşü olmayan bir felce neden olur. Birecikligil’in kendi bahçesindeki bu bitkiyle gerçekleşen masum ama zehirli bir karşılaşma sonrasında yaşadığı bir rahatsızlık, sanatçıda derin bir iz bırakır. Rahatsızlığının nedenini araştırdığında Birecikligil, bu bitkinin Rus ruletini andıran varlığıyla tanışır ve aklına şu anda yaşadığımız sorunları getiren bu bitki, sanatçı için zamanımızın bir nevi sembolü haline gelir.
Birecikligil konuyla ilgili düşüncelerini şöyle anlatıyor: “İnsanlığın o dönemde karşı karşıya olduğu çıkmaz korkunç. Açlıktan ölmemek için felç olma riskini alacak kadar çaresiz olmak… Son dönemde bizler de kaygı ve ölüm korkusunu yakından tatmaktayız. Bir bitkinin kimyasal bileşimi veya bir virüs olsun; küçücük varlıkların fiziksel varlığımızı ve zihinsel sağlığımızı ne kadar zayıflattığını gördük. Rahatlıkla bozduğumuz doğaya dönmek için hissettiğimiz naif özlemin yetmediğini ve bir anda geri dönemeyecek kadar kırılgan olduğumuzu fark ettik.“ DAHA AZ GÖSTER