“Labirent: Bilinmeyen Ada” sergisinin kavramsal çerçevesi, metafor olarak kolektif hafızada güçlü bir yere sahip olan Labirenti korku, ikilem, merak, kaybolma/kayıp, ölüm, kaos gibi duygu durumlarını harekete geçiren olumsuz çağrışımlarının yerine; bugün özneyi kuşatan, biçimlendiren, yönlendiren, tek tipleştiren faşist ilişki biçimlerind
DEVAMIen, kapitalist metalaşmadan kurtulacağı ve yeni öznellik biçimlerinin deneyimleneceği yersizyurtsuzlaşma çizgilerinin keşfine açılan, yeni olasılıklar ağı olarak okumak üzerinde temellenir.
Labirent içine giren kaybolsun diye yapılır ama aynı zamanda giren kişiye sınırlı mekanda sonsuz sayıda yol yaratması ve labirentin gücünü tersine çevirmesi için bir başkaldırıyı da hazırlar. Labirentte kaybolmak yerine günlük yaşamın tekdüzeliğine sığınmak, kaostan kaçmak için matematiksel, rasyonel ve bir o kadar da dikte edici sistemin hükmüne boyun eğmek demektir.
Gerçekte kaybolmak kaybetmek ya da başarısızlık değil; yaratmaya, bilinmeyeni keşfetmeye ve öğrenmeye fırsat tanıyan süprizlere açık bir durumdur. “Bazı yolculuklarda, yolcular yollarını kaybettikleri zaman kürekleri gemiye alırlar, artık hiçbir yere gitmedikleri zaman muhteşem adalara ulaşırlar”.
DAHA AZ GÖSTER