Seyir korosu, sanatçılar korosu, ağaç korosu, havuç -tokmak- kadeh korosu, ağlama korosu, koroların korosu, koro şefleri korosu, kendi kendinin korosu, koristler korosu, korosal faaliyetler, korosu kadar konuşanlar, korosu olup derdi olanlar, korolara gelenler, koro tatlı koro- ballı koro, karlı koro, korodan koroya, korosuzlar… Korolar a
DEVAMIlemi…
Gülçin Aksoy, sıradan ve gündelik görünen mekan, nesne, durum ve olaylara kratolojik bir araştırma sahası olarak yaklaşıyor. İtaat-iktidar ilişkilerinin özneleri/mekanları/olguları nasıl ürettiğine, yarattığı hasar ve travmalara dolaysız ve yalın bir gözlem öneriyor. Sanatçı, otobiyografik çerçevede hemen yanı başındaki kişiler ve mekânlardan yola çıkarak dünün-bugünün kurumsal “norm”larını aile, cinsiyet, ahlak, toplumsal sınıf, devlet, resmi ideolojiye yönelik göstergeler aracılığıyla irdeliyor. “KORO” başlığındaki sergi ile Gülçin Aksoy, bireysel çevreden kamusal alana bellek hasarı/kaybı ve deformasyonuna, gündelik yaşamdan tarihe, kişisel ilişkilerden toplumsal uzlaşımlara, açık ya da örtük olan iktidar mekanizmalarını taktiksel ve ironik bir dille görselleştiriyor. Melodili ya da ritimli sözleri söyleyen topluluk olarak “koro” kimi zaman pasif ve direktifle harekete geçen kimi zaman gözleyen, yorumlayan, değerlendiren katılımcı refleksiyle tam da toplumsal yaşam dinamiklerinin bir metaforu haline geliyor. Gülçin Aksoy’a göre “insan kendi kendine sorduğu soruları, kendi içindeki yeni potansiyelleri ezmeye başladığında yine iktidar mekanizmalarının devreye girdiğinin bilinciyle, kullanılan malzeme ya da yöntemin ya da belli biçimsel yönelimlerin her defasında yıkıma uğratıldığı, daha deneysel ve aslında çok daha içsel bir temelde kuruluyor.”
DAHA AZ GÖSTER