Sergi, sanatçının 2006 ile 2024 yılları arasındaki eserlerini alışılmadık bir şekilde bir araya getirerek yapının mimarisi üzerinden bir yolculuk yaratıyor. Uluslararası tanınırlığa sahip Amerikalı sanatçı, 1990’lardan bu yana, sanatın var olabildiği tüm formların sınırlarını zorluyor. Modern yaşam ve hiper bağlantısallığın karmaşıklık ve
DEVAMI muğlaklığını, neoliberal küreselleşme çağında özgürlüğün anlamı ve bunun yalnızlaşma üzerindeki olası sonuçları bağlamında inceleyen sanatçı, insanlar ve teknoloji arasında gitgide geçirgen hâle gelen ilişkiyi araştırıyor. İnsanı, çevresi ve diğer insanlarla yüzleştiren deneyimler aracılığıyla hikâyelerinin merkezine yerleştirerek işlerine hümanist bir boyut kazandırıyor. Aitken’ın yüceliğin eşiğindeki eserleri, lütuf dolu ve hayranlık uyandıran anları yansıtarak yeniden üretiyor.
Dünyayı benzeri görülmemiş bir biçimde durma noktasına getiren koronavirüs salgınının ortaya çıkmasından dört yıl sonra hazırlanan bu sergi, insanlığın doğasında var olan hareketlilik eğilimini ve çağdaş toplumdaki gelişimini mercek altına alıyor. Özellikle şehirlere odaklanan eser seçkisi, modernlik durumunu ve günümüzün aşırı etkileşimli dünyasındaki paradoksal yalnızlığı irdeliyor. Hareket ve hareketsizlik, aşırı hız ve yavaşlık, bağlantı ve ıssızlık arasında duran bu eserler, çağımızın kentsel, fiziksel, dijital ve duygusal ortamlarında insanın yolunu nasıl çizdiğine dair sorular soruyor. Yalnızlıktan, gittikçe genişleyen mega kentlerin muazzam kütlesi altında silinmekten ve dijital okyanusun sınırsızlığından söz eden sergi, bu yolla günümüzün yeni iletişim, etkileşim, algılama ve var olma biçimlerine atıfta bulunarak insanlığın istikametini sorguluyor.
DAHA AZ GÖSTER