Galerist, sanatçı Burcu Yağcıoğlu’nun galerideki ikinci kişisel sergisi Içeride’ye 13 Eylül – 20 Ekim 2018 tarihleri arasında ev sahipliği yapmaktan mutluluk duyar. Galeri mekanına müdahalesiyle izleyiciyi adeta bir girintinin içine çeken sanatçı sergide farklı ölçekte desen ve kolajlara da yer verir. Sergi, bir evrimsel mikrobiyoloji teo
DEVAMIrisi olan simbiyogenesis etrafında şekillenir ve buradan yola çıkarak öznenin eylemliliğini sorunsallaştırır.
İki farklı organizmanın birleşerek yeni bir organizma türetmesi olarak betimlenebilecek simbiyogenesis, bir hücrenin diğer bir hücreyi yutması ancak avını sindirememesi ile başlayan sürecin yeryüzündeki çok hücreli, karmaşık yaşam biçimlerinin kaynağı olduğundan bahseder. Yutulan hücrenin sindirime direnmesi ve avcının avından kurtulamaması işbirlikçi ve varoluşsal bir birlikteliğe yol açar. Bu nihai hazımsızlık, evrim süreci içerisinde insan türünü ve makrokozmosun geri kalanını oluşturmuştur.
Bedenimiz simbiyozlardan oluşan bir yama işidir. Bir biyo-kolaj olarak insan aynı zamanda kendi bedenini oluşturan hücre sayısının yüzlerce katı mikrop tarafından kolonize edilmiştir. Mikroskopik çoktürlü kökenimiz tüm bulanık duygularımızdan en keskin düşüncelerimize, benlik duygumuzdan toplumsal ihtiyacımıza her türlü yaşamsal deneyimimizde yankı bulur.
Yağcıoğlu, desenlerinde ve örgülü kolajlarında popüler bilimsel dergi arşivlerinden beden parçası imgeleri ile kesintiye uğramış manzara unsurlarını, klasik Yunan heykellerinin fotoğrafları ile bilimsel görüntüleme tekniklerini yanyana getirir ve birbirine örer. Biyolojik süreçten yola çıkarak güncel toplumsal ve ontolojik değişimlere uzanan bu kurguda dilin, ve hem bilimsel hem sanatsal temsilin rolü merkezi önem taşır. Bir motif olarak ağız (dudaklar, dişler, dil, oyuk, girinti), özne ve nesne, benlik ve öteki arasındaki eşik anlamıyla; iletişimin, sindirimin ve cinsel arzunun kesişimindeki organ-imge olarak öne çıkar.
DAHA AZ GÖSTER