Nasan Tur’un sanatsal üretimi, heykelden videoya, fotoğraftan performans ve yerleştirmeye farklı teknikleri kapsıyor. Çalışmasının merkezine gözlem, analiz ve çoğaltımı oturtan Tur, yapıtlarında politik ideolojileri, bilinçaltı mesajlarını ve güç ve muhalefet sembollerini inceliyor. Üretim ile değer kavramı ve iletişim biçimleri arasındak
DEVAMIi ilişkiler, kültürel kimliklere bağlı olarak algının ve tepkilerin değişkenliği sanatçının gözlemlediği ve işaret ettiği sosyal durumların önemli bir kısmını oluşturuyor.
Sanatçının Dirimart’taki sergisi başlığını Theodor W. Adorno’nun Minima Moralia kitabındaki “Gözünüzdeki kıymık en iyi büyüteçtir.” aforizmasından alıyor. Adorno’nun 1944-49’da Amerika’da sürgündeyken yazdığı kitap, günlük hayattan geç endüstri toplumunun rahatsız edici içyüzüne kadar “sakatlanmış yaşamdan yansımalar” sunarak artık neden Batı felsefesinin temelinde yatan iyi bir yaşamın mümkün olamayacağına değinen bir kitle kültürü eleştirisidir. Adorno, günlük alelade davranışlardaki en ufak değişikliklerin bile yirminci yüzyılın büyük felaketleriyle nasıl ilişkili olduğuna işaret eder. Buradan hareketle Nasan Tur, gözdeki kıymığı görme yetisine zarar verecek bir şey yerine, görmenin ne olduğunu düşünmeye dair imkanları doğuran bir metafor olarak ele alıyor. İktidar, varlık ve statü sembollerinin varlıklarının ve toplumdaki etkilerinin sorgulanacağı sergide Tur, bu olgularla gelen gücün kırılganlığına vurgu yapıyor. Sanatçının yapıtlarının ham maddesi olarak seçtiği eşyalar ve sözcükler onun tarafından deforme edildikçe bu yıkımla ortaya çıkan yenileri bugün karşılaştığımız toplumsal meselelere ve politik durumlara daha uygun hale gelmiş olabilir mi? Nasan Tur bir elması parçalarken de politikacılardan duymaya alışık olduğumuz beylik sözleri bozarken de elimizde bulundurduğumuzu düşündüğümüz gücün ve onu oluşturan değer sistemlerinin savunmasızlığına ve geçiciliğine dikkat çekiyor.
Sergide yer alan ihtişamlı oldukları kadar tehlikeli olan sakatlanmış avizeler, içine evrenin sonsuzluğunun sığdırıldığı bir fotoğraf, duvarda asılı kalmış hem bilindik hem de yabancı kelimeler, Nasan Tur’un pratiğinde alışageldiğimiz üzere, imgeleri ve onların dilini yeniden kuruyor. Böylece sanatçı, sanatın da değerini, işlevini ve olanaklarını karıştırıp sorular ve yeni olasılıklar öneriyor. Bu sorulardan biriyle ise serginin sonundaki aynalardan birinde kendimize bakarken karşılaşıyoruz: Ben kimim?
DAHA AZ GÖSTER