Matematikçi ve düşünür Thales’e göre; su, kendisi değişmeyen fakat diğer bütün var olanların kendisinden doğup yine kendisine döndüğü ana maddedir. Aristoteles’e göre ise bu görüş bir yandan deneyime bir yandan da mitolojiye dayanır. Suyun her şeyin kökeninde bulunmasını deneyime dayanan açıklama her şeyin nemlilikten beslenmesi ve hayatı
DEVAMIn sudan kaynaklanmasıdır.
Suyun köken olarak kabul edilmesinin mitolojik temelleri ise yeryüzünün su üzerine bulunması anlayışının dayandırıldığı Okeanos’un ilgili söylencedir. Bu anlayışa göre Okeanos, dünyanın başlangıcında bulunur. Okeanos’un kızları ise insanların hayat güçlerini tazelemesini sağlarlar. Birbiriyle ilişkili bu iki söylencenin yanı sıra geçmişte yaşayanların ve kahramanların Okeanos’un bir kolu olan Styx üzerine yemin ediyor olmaları da suyun kutsal kabul edildiğinin göstergelerinden biri olarak belirtilir.
Ayrıca Thalse’e göre yeryüzü, bir tahta parçası gibi suyun üzerinde yüzmektedir.
Yaşamın başlangıç kaynağı su olduğu konusunda hiç şüphe yoktur. Pek çok düşünür suya eğilir, güzelliği, temizliği onda arar ve bulur. Mevlana ‘nın dediği gibi ‘‘Su gibi özel, su gibi güzel, su gibi berrak, su gibi yararlı, su gibi yaşam kaynağı, su gibi bitmez, bardağın içine sığdır ki girebilmeyi öğren. İnsan damarlarına ’’yaşam ver, vazgeçilmez ol ‘‘
Hayatımızdaki geçiş dönemlerini kabaca, çocukluk, gençlik, yetişkinlik ve yaşlılık gibi bölümlerden bahsedebiliriz. Oysa hayatımız uzun geçiş dönemlerinin bütünüdür. Ve bu geçişler doğal bir hayatın sonucudur. Ancak burada söz konusu olan bir irade tavrı sonrası gördüğümüz geçişlerdir. Durgun bir suyun içinde dolanırken endişelerin, umutsuzlukların yok olduğu heyecan, mücadele ve duygu, düşüncelerinin yüksekliği bir geçiş süreci, bizi coşkulu yeni bir bahar dönemine taşıyacaktır.
Yaşamında tam bu kıyısında sıradanlığı tekrar eden ve var olanı korumaya dönük düşünceler yerine yeniyi, değişimi, gelmekte olanı görerek bir kabuk değiştirme çabası içinde olmak, gerçekten çok anlamlıdır. Bu geçişler iş, eş, yer değişiklikleri, duygusal değişiklikler, mutluluk arayışları, siyasal tercihler, toplumsal değişiklikler gibi hayatta nereye varmak istediğini bilen geçişler yaşarız. Bu sınırlarını zorlayan, yeni doğacak bir hayatın güzelliklerine, umutlarına yelken açan mücadelelerin ve istediğimizin sonuçlarıdır.
Daha güzel bir yaşam için, bir balık iken, bir çiçeğe, bir çiçek iken bir kuşa, kelebeğe geçişler yapan bir yaşam düşleyebiliriz. Hayat bize bu fırsatları, geçişleri her zaman sunmaktadır. Bu romantik, ütopik bir istek değil. Gerçekçi bir davet.
Ülkemizde siyasi geçmişimiz hayatımız gibi uzun yıllar saltanattan cumhuriyette demokrasimiz tek partili dönemden, çok partili döneme inişli çıkışlı çalkantılı geçiş dönemleri içinde yaşamıştır. Sonraları ara rejim dönemleri, soğuk savaş dönemlerinden, küresel yenidünya düzenleri olmak üzere farklı geçiş dönem içinde bulunduğumuzu gözlemliyoruz. Tüm yaşananlar bizde karanlıktan aydınlığa bir geçişte bize umut dolu bir insanlığı ve geleceğe varma isteğimizi, inancımızı artırıyor.
DAHA AZ GÖSTER