Ali Kazma’nın son çalışmalarından biri olan Finis Terrae, Fransa’nın Ouessant Adası ve Finistère bölgesinde özellikle deniz fenerlerinin bulunduğu alanlara odaklanıyor. Bu yeni işiyle sanatçı, zaman, mekan ve coğrafya üzerine uzun süredir yaptığı araştırmalarına devam ediyor. Sergi, 11 Mayıs 2019 tarihine kadar izlenebilir.
Tür
DEVAMIkçeye çevrildiğinde “karanın sonu” anlamına gelen Finis Terrae, Ali Kazma’nın karayla denizin buluştuğu noktalardaki doğa ve insan arasındaki etkileşimi ele aldığı “Ultra Marine” projesinin ilk işi olacak. 2018 yılının Mart ve Nisan ayları boyunca Fransa’da Ouessant Adası ve Finistère bölgesinde, sınırlarını Stiff, Kéréon, Phare du Créac’h, La Jument, Phare d’Eckmühl, Saint-Mathieu, Phare de Nividic adlı deniz fenerlerinin belirlediği alanlarda çekim yapan sanatçı, fenerlerin bir süredir ilgisini çeken ve araştırmalarına yön veren bir konu olduğunu belirtiyor. Uzun zamandır obje ve mekanın zaman ile ilişkisiyle ilgilenen Ali Kazma’nın bu kez odağına aldığı deniz fenerleri, bulundukları bölgenin sosyo-ekonomik yapısı ve tarihi ile ilgili birçok ipucu veren yapılardır. Bir yandan kara ve deniz arasındaki geçiş ve sınırları belirleyen, diğer yandan da bu uç noktaları haritada işaretleyen fenerler, yüzyıllar boyunca doğanın en sert koşullarına dayanarak insanların deniz üstünde hareketlerine rehber olmuş, onlara zor koşullarda güvenli geçiş imkanı sağlamışlardır. Bu bağlamda Finis Terrae, sanatçının özellikle zamana direnen güçlü mekanlara olan ilgisini yansıtan Absence (2011), Safe (2015), North (2017) gibi işlerinin bir devamı olarak da düşünülebilir.
Çekimlerin büyük bir bölümünün yapıldığı Ouessant Adası, Kuzey ve Güney Avrupa deniz ticareti üzerindeki stratejik öneminin yanı sıra, şiddetli fırtınalar, güçlü akıntılar, kayalık ve volkanik arazileriyle bilinir. 1888-1904 yılları arasında yaklaşık 30 geminin kaybolması sonucu, Fransa’daki deniz fenerlerinin yoğun olarak inşa edildiği yerlerden biri olmuştur. Videolardaki bazı görüntüler, Ali Kazma’nın bu bölgedeki çekimlerinin de kimi zaman oldukça zorlayıcı fiziksel koşullarda gerçekleştiğini gösterir. Öte yandan görüntülerde deniz fenerleri sıkça karşımıza çıksa bile, içinde bulundukları ortam ve şartlar da en az fenerler kadar önemlidir; deniz, ay ışığı ve kayalıklar, atmosferin gün ve saatler içindeki değişimini yansıtarak doğanın ve fenerlerin birlikteliğine dair bir akış yaratır.
Sanatçı için bir diğer önemli nokta ise, deniz fenerleriyle kameranın görme ve görülmeye dayalı ilişkisidir. Kamera bir şeyleri görünür kılmak için vardır, deniz fenerinin amacı ise görünür olmaktır. Dolayısıyla kamera ve deniz fenerinin birbirleri için yaratılmış ve birbirlerini bütünleyen bir ikili olduğunu söylemek mümkündür. Sinema ve deniz fenerleri arasında bir başka akrabalık da deniz fenerlerinde görünürlük mesafesini artırma amacıyla kullanılan fresnel lenslerinin, sinema endüstrisinde de ışıklandırma için kullanılmalarıdır.
Geçmişten bugüne pek çok sanatsal ve edebi pratiğe konu olan ve insan psikolojisinde özel bir yeri olan deniz fenerleri, bu kez Galeri Nev İstanbul’da, Ali Kazma’nın yorumuyla karşımıza çıkıyor.
Yapımcılığını Galeri Nev İstanbul’un, yapım koordinasyonunu Serra Yentürk’ün üstlendiği sergi, 11 Mayıs 2019’a kadar izlenebilir.
DAHA AZ GÖSTER