Bahar Yürükoğlu, sanatsal pratiğinde doğal ile yapayın uç noktalarını biraraya getirerek yeni mekânlar yaratıyor ve bu uzlaştırma arzusundan çıkan işlerine yeni-manzaralar (neo-scapes) adını veriyor. Karşıtlıkların biraradalığı bu mekânlarda rengi çekincesizce kucaklayan, malzemeye samimi bir değer veren bir yaklaşım ve oyuncu bir ışık ku
DEVAMIllanımı sayesinde izleyiciyi cezbederek içine çekip beklentileri ters yüz ediyor.
"Devridaim", Bahar Yürükoğlu'nun 2015 yılında hem güneşin batmadığı yaz aylarında, hem de karanlığın bitmediği kış aylarında Kuzey Kutbu'na yaptığı seyahatlerdeki deneyimlerinden yola çıkıyor. İşlerinde renk, ışık ve ses ile kurgusal mekânlar yaratan sanatçı, bu sergide kutup bölgesinde gözlemlediği ikilikleri biraraya getiriyor. Sanatçı bu sergide kutup bölgesinde gözlemlediği varlık ve yokluk, geçmiş ve gelecek, doğa ve medeniyet gibi ikilikleri ele alıyor. Dairesel devinimler ve kaçınılmaz dönüşümler arasındaki çizgilerin bulanıklaştığı yerleştirme, fotoğraf ve videolarda izleyicinin algıları sınanıyor, nesne ile özne arasındaki ayrımın bir kenara bırakılması isteniyor.
"Pleksidağ" (2016) malzeme ve ışığın çok katmanlı bir şekilde üst üste binmesinden oluşan, video projektöründen gelen ışığın objelerin yüzeylerinden yansıyarak oluşturduğu, izleyici sarmalayan görsel bir bilmece. İki boyut ile üç boyut arasında gidip gelen bu geçirgen ve parçalarına ayrılmış buzul kütlesine eriyen buz sesleri eşlik ediyor. Sanatçının duyumsal tecrübeyi kucaklayışı bunu izleyen, rakım değişikliklerinin izleyiciden yoğun bir çevresel farkındalık talep ettiği "Pingo" yerleştirmesinde katlanarak devam ediyor. Kuş sesleri, bir arabanın radyosundan yayılan belirsiz tekno müzik ve yürürken ayağın altında ezilen taze karın tanıdık sesinden oluşan bu işitsel manzara Kutup coğrafyasında olmanın kategorize edilemeyen, sanatçının "gelecekteki mükemmel dünya" olarak tanımladığı, doyma noktasına erişmemiş bir yeryüzü parçası ile kültürel bir ardiye olmak arasında kalmışlığını yansıtıyor. Bu iki yerleştirmeyi takip eden fotoğraflar, yüzeyi filtreler, yansımalar, ayrışmalarla karmaşıklaştırmak ve resim düzlemini çökertmek ve genişletmek suretiyle, fotografik imgenin sözde hakikat iddiasını delip geçiyorlar. Bu müdahalesiz göz aldatma egzersizleri aynı zamanda Kartezyen uzamın sınırlarını aşma çabasına işaret ediyorlar.
Serginin son bölümünde yer alan "Seyrüseferci" videosunda Gelecek Bitmiş ya da Sürekli Geçmiş Zaman'dan gelen bir kadın gezgin figürünü (flâneuse) doğada veya Svalbard yakınlarındaki Sovyet döneminden kalma maden kasabası Pyramiden'in iç mekânlarında dolanırken, ya da belki bir çeşit Kutup Ekspresi olarak görebileceğimiz bir otobüste giderken, doğrusal olmayan bir anlatımla izliyoruz. Törensel jestleriyle ve bıraktığı işaretlerle iletişim kurmaya dair umuda veya iz bırakma dürtüsüne beden veren bu figür, dünya devridaim ederken yaşamın dairesel hareketlerini taklit ediyor.
DAHA AZ GÖSTER