Derin uykusuzluk mümkün müdür? Uykusuzluğun dibine düşmek gibi, rahat ve çukur bir yatakta hep gözleri açık olmak gibi, bir servinin altında uzanıp gözlerini kapayıp yine de uyanık olmak gibi... Dahası da olabilecek, ruhlara zarar bir deyiş ‘derin uykusuzluk’.
Sabahattin Ali’nin SERVİ adlı şiirinde servi; ‘rahat benim altımdadır’ diy
DEVAMIor. Şimdiki halet-i ruhiyem ile ebedi huzurun, ebedi uykunun, yani rahatın servinin altında olduğunu anlıyorum. Ölünce bir güzel derince uyuyabileceğimi, hem de hep o servinin altında uyuyabileceğimi. Bu yoldan gidersem, hayatta olmanın ise derin bir uykusuzluğa denk geldiğini düşünüyorum. Çoğu kez bir servi bile görmeden geçen günlerin derin uykusuzluğundan dem vuruyorum. Oradan oraya akan, yer değiştiren, yatağında gözleri açık uyumak zorunda kalanların uykusuzluğuna, uykusuzluğumuza kadar vardırıyorum işi. Yer değiştirmeyi hayatta olmak ile bağlantılandırıyorum.
Yattığın yerin sürekli değiştiği mekanlara uyanmaktır belki de derin uykusuzluk veya her gün kazma sesine uyanmak veya top tüfek sesiyle uyuyup top tüfek sesiyle uyanmak veya kuş seslerine uyanmak veya uyanıp kuş seslerini duyamamak. Derin uykusuzluk.
Yer değiştirme iktidar marifeti ile olduğunda, çoğunlukla müzmin yersizlik, müzmin sıfatsız, ucuz iş gücü anlamına geliyor. Sınırları belirli her coğrafyanın sınırlarını kollamak için geliştirdiği stratejiler nerdeyse bu geçici olma halini sabit kılmak için uğraşıyor.
Mesela; Genel Müdürlüğümüz tarafından yürütülmekte olan ve ülkemizde sürdürülebilir bir göç politikası çerçevesinin oluşturulmasına destek olmayı amaçlayan ......... Göç Politikalarının Geliştirilmesinin Desteklenmesi Projesi’nin açılış konferansı, 13-14 Eylül 2017 tarihlerinde ......... gerçekleştirildi’ cümlesi ile karşılaşıyorum. Çabalarına şapka çıkarıyorum.
Bu serginin başlığı ‘Derin Uykusuzluk’. Böyle bir başlığa karar verdikleri için bir an sergi katılımcılarının uykusuz olduğu veya konunun derin olduğunu düşünüyorum. Uykusuzluk hali devam ediyor. ‘Açıkcası’ sözcüğü ile başlayıp sohbet ediyoruz Gökçe, Defne ve Stephane ile. Konumuz bir araya geliş ve bu sergiyi yapma nedenleri üzerine. 'Açıkcası' sözcüğü, yerinde duramayış, geçicilik, üzerinde durmaya çalıştığımız kaygan zeminlere bir cevap gibi. Sıklıkla tekrar ediyoruz. Ayaklarımız yere sağlam bassın istiyoruz. Sohbet uçup gidiyor.
Bir yere ait olmak, bir kimliğe, bir millete, bir coğrafyaya ait olmak, dünyada bir yer sahibi olmak üzerine konuşurken, olduğumuz şey olana kadar başımıza gelenlere kadar vardırıyoruz işi.
Gülçin Aksoy, Kasım 2017
DAHA AZ GÖSTER