Türkiye’de kavramsal sanatın öncüleri arasında yer alan Cengiz Çekil (1945–2015), 1970’lerden itibaren eserlerinde gündelik hayatın içinden malzemeler kullanmıştır. Hazır nesneleri, yerleşik deyişleri ve formları bağlamlarından koparıp tekrarlayarak ve dönüştürerek çalışan sanatçı, sanatın alışılagelmiş tanımlarının ve kategorilerinin öte
DEVAMIsinde, kolektif belleği harekete geçiren çok katmanlı yapıtlar üretir.
Çekil, döneminin sosyo-politik iklimini belirleyen modernleşme, şehirleşme, küreselleşme, siyasal şiddet ve tüketim kültürü gibi olguları eleştirel ve nüktedan bir üslupla ele alır. Yerel ve güncel meseleleri, evrensel ve soyut formlarla bir araya getirerek ölüm, enerji, zaman ve inanç gibi kavramlar etrafındaki varoluşsal soruları irdeler. Sanatçı, yapıtlarının önemli bir bölümünde yer bulan saatler, gazeteler ve takvimler aracılığıyla gündemi, güncel eğilimleri ve dönemin hâkim düşünce sistemlerini ortaya koymakla kalmaz, zamanın tanımı ve temsili üzerine de düşünür. Çekil’in yapıtlarında özellikle 1980’lerden sonra öne çıkan anıt mezar ve sunak benzeri yapıların yanı sıra kurban ve muska motifleri gibi unsurlar, bir yandan bireyi şiddet ve korku yoluyla hizaya getirmeyi amaçlayan tehditkâr bir toplumsal düzeni ele alırken bir yandan da insanlığın akan zamanı işaretleyerek tüm kırılganlığı ve geçiciliğiyle yaşamı anlamlı kılma ihtiyacına dikkat çeker.
Cengiz Çekil’in bugüne kadar gerçekleşen en kapsamlı sergisi Bugün de Yaşıyorum, sanatçının Günce (1976) başlıklı yapıtından esinle isimlendirilmiştir. Çekil, bu eser için bir deftere yaklaşık iki ay boyunca her gün tarih atıp “Bugün de yaşıyorum” cümlesini damgalar. Defterin son sayfasında ise “Askere gidiyorum” ibaresi yer alır. Arter’in 4. ve 3. katlarında yer alan Bugün de Yaşıyorum başlıklı retrospektif sergi, Çekil’in yaşamı tüm zorluklarına rağmen kutlayan gündelik bir ritüel olarak konumlandırdığı üretimine ışık tutmayı ve sanatçının yapıtlarının halen güncelliğini koruduğunu vurgulamayı hedefliyor.
DAHA AZ GÖSTER