Suzanne Lacy’nin Türkiye’deki ilk sergisi, katılımı, dayanışmayı ve birlikte öğrenmeyi bir sanat biçimine dönüştüren bu öncü sanatçının uzun soluklu üretiminden bir seçki sunuyor. Dünyanın çeşitli ülkelerinde başta kadınlar ve gençler olmak üzere toplumun farklı kesimlerinden çok sayıda gönüllüyü buluşturduğu, insanlarla birer “canlı tabl
DEVAMIo” oluşturduğu performanslarında kimlik, özgürlük, şiddetin türlü biçimleri, ekonomik zorluklar, yaş alma gibi olguları gündeme getiren sanatçı, Birlikte/Togæther sergisiyle izleyiciyi sanatın ve hayatın, sanatın ve siyasetin, estetiğin ve etiğin kesişimindeki sorular üzerine düşünmeye çağırıyor. Lacy’nin geniş zamana yayılan ve toplumun her kesiminden insanı bir araya getiren performansları müze gibi kurumsal çatıların altına girdiğinde farklı sergileme biçimleriyle yeni bir sanatsal nitelik kazanıyor. Sanatçının SSM’deki sergisi de video enstalasyonları aracılığıyla her biri kamusal alanlarda, yüzlerde gönüllü katılımcı, binlerce izleyici ile gerçekleştirilen bu performansların duygusal hafızasını müzeye taşıyor.
Suzanne Lacy’nin kariyerinin farklı dönemlerinden yapıtları bir araya getiren sergide Fısıltı, Dalgalar, Rüzgâr (1983-1984), Kristal Örtü (1985–1987) yaşlanma ve yaş alan kadınların kişisel ve toplumsal deneyimlerine odaklanırken; Kapıyla Sokak Arasında (2013) farklı kuşaklardan kadınları eğitim, istihdam, aile, göç gibi olgular etrafında sohbetlerine; Kendi Elinle (2014-2015) ise Ekvador’da on bini aşkın kadının şiddetle ilgili mektuplarını okumak üzere bir boğa güreşi arenasında toplanan erkekler aracılığıyla, dünyanın dört bir yanında yaşanan kadına yönelik şiddet olgusunu gündeme getiriyor. Sergide ayrıca Lacy’nin 1970’lerin Amerikan sanat ortamında bir tavır olarak ön plana çıkan feminist sanatın erken örnekleri de yer alıyor. SSM’deki seçki, bu yönüyle, sanatçının yarım yüzyılı aşan üretimini kapsamlı bir biçimde görünür kılıyor.
DAHA AZ GÖSTER