Bugüne dek sadece Nilhan Sesalan’ın yakın dostlarının gördüğü atölye, ilk kez izleyiciye açılıyor. “Atölye” sergisinde, deneysel bir yaklaşım uygulandı, galeride atölyenin bir replikasını oluşturmak yerine, atölyenin elemanları, bir sanat yapıtı olarak yeniden yerleştirildi.
Sesalan, bu serginin kendisi için anlamını şöy
DEVAMIle açıklıyor:
“Atölyenin galeri ortamına taşınması, onu bir izleğe dönüştürüyor ve bir yabancılaşma yaratıyor. Beni bu yabancılaşma, gelecek sorular ve aranacak yanıtlar heyecanlandırıyor.”
Sergi izleyicileri, heykeltıraşın hangi aletleri kullandığını, yapıtlarını hangi referanslardan yararlanarak ürettiğini görme imkanı bulacak. Sergi, sanata dair birçok detayın yanı sıra, “Taş yontan bir heykeltıraşın çantası ne kadar ağırdır?” gibi somut sorulara da yanıt veriyor.
Ayrıca sergide, daha dikkatli gözler için, 25 yıldır bu coğrafyada yapıt üreten Nilhan Sesalan’la ilgili sayısız detay gizli. Yapıtlar arasındaki bağlantıyı sağlayan ortam, kitaplar, aletler, atölyedeki her bir öğe, bir araya gelince bir bütün oluşturuyor, sanatçıya dair bir his yaratıyor. Atölye galeride bir yerleştirme haline gelince, bu hissi içinde bulunduran bir yapıta dönüşüyor.
Sesalan, kafasındaki fikri gerçekleştirirken taştan ahşaba, polyesterden metale her çeşit malzemeyi ustalıkla kullanan bir heykeltıraş. Farklı dönemlerde farklı malzemelerle üretilmiş olsalar da yapıtları arasında organik bir bağ var. “Atölye” sergisi, izleyiciyi, sanatçının yapıtları arasındaki bağı keşfetmeye çağırıyor; çok geniş bir zamana yayılmış parçaları birleştiriyor ve farklı dönemlerden referansları “kendiliğinden” bir araya topluyor.
DAHA AZ GÖSTER