“Arboretum”u insan eliyle oluşturulmuş kırsal bir manzara olarak ele alan Kaptan, kişisel sergisinde bu düşünsel alanı işleyen yapıtlarına yer veriyor. Sanatçı, yakın tarihin politik ve toplumsal süreçlerindeki bastırılmışlıkları resimsel malzemenin renk ya da desene varmaksızın kullanıldığı görsel bir dilde gizlemeyi amaçlı
DEVAMIyor.
Başak Kaptan’ın Arboretum işlerinde, genellikle Mardin’de rastladığı ağaç gövdelerine bakarak çizdiği manzaralardan oluşan dijital baskı serileri, suluboya kâğıtlarının CNC lazer makinesi kullanılarak yakılması ile meydana gelir. Tekniğin içerdiği hesaplı yakma eyleminin taşıdığı şiddet ile kâğıdın kırılganlığı bir zıtlık içerir. Farklı zamanlarda, farklı ağaç gövdelerinden çizilerek oluşturulan uyuşmazlık yüzeylerinde, boşluk ve doluluk, kenar ve uç, sınır ve sonsuz arasındaki ilişki aralanır. Toprağa, yere ait belli bir acının, sessiz bir yasın izini takip ederek çizilen bu ağaç gövdelerinde duyguların, konumlanmanın ve mesafenin açıklığı ile karşılaşılır. Sergide başka bir doğa çevirisini anılaştıran sanatçı, mahallede çocukların savaş oyuncağı olarak birbirlerine attıkları kozalakların izini sürer. Kozalakların defalarca duvara atılarak parçalanmasının kaydı olan bir videoda, tıpkı dijital baskılardaki ağaç çizimlerinin arka planlarının silinmesi gibi, kozalakların patlatıldığı duvar silinir, belirsizleşir.
“Arboretum” bir araya geldiğinde uyuşmayan fakat tınlayan yüzeyleri yaratan hareketlerin açıkça sessiz bir serisini takip eden içeriği ile, doğaya görsel olduğu kadar dokunsallıkla da hitap eden, doğanın erişiminin ve gücünün anlayışına yer açarken, duygusalın geleneksel mefhumlarından kaçınan bir sergi...
DAHA AZ GÖSTER