Zilberman Projects, İstanbul merkezli sanatçı Alpin Arda Bağcık’ın Berlin’deki ilk kişisel sergisi olan ve 22 Kasım 2019 – 8 Şubat 2020 tarihleri arasında Zilberman, Berlin’de izlenmekte olan sergisi Apocrypha’nın İstanbul uzantısı Apocryphon’a 14 Aralık 2019 – 21 Şubat 2020 tarihleri arasında ev sahipliği yapmaktan mutluluk duyar.
DEVAMI
Alpin Arda Bağcık, çalışmalarında bilgi üretiminin gerçekliğini, özellikle de medyada dolaşan görseller, bu görsellerin uzantısı olan mitleri ve komplo teorilerini sorgular. Resimleri, 20. yüzyılın dönüm noktalarından esinlenir. Bu tarihi anlar, her ne kadar çalışmalarının, arkasındaki itici güç de olsa, Bağcık 21. yüzyıl medyasının uyuşturucu etkilerine parmak basar. Bu sebeple sanatçı işlerine Zopiklon, Metilfenidat, Imovane ya da Ritalin gibi antipsikotik ve antihistaminik ilaçların isimlerini verir.
Ünlü teorisyen Jean Baudrillard, The Gulf War Did Not Take Place başlıklı kitabında propaganda görsellerinin gücünden bahseder. Baudrillard’a göre, Birinci Körfez Savaşı sırasında biçimlendirilmiş medyanın (yanlış) temsilleri, savaşın simulakr’ını, gerçeklikten oldukça uzak bir bilgisayar oyununu yaratmıştır. Buna benzer olarak Bağcık da post-hakikat kavramına ve totaliter bir otoritenin gücün tek sahibi olduğu iddiası üzerinde kurulmuş dünya üzerinde hakimiyeti gibi hikayelere odaklanır. İncil’deki anlamından uzaklaşan ‘Apocrypha’ kelimesi, ifadelerin ve imgelerin anlamlarını yitirecek derecede bozulması ve manipülasyona uğramasına değinirken İstanbul’da serginin başlığı olan ‘Apocryphon’ ise aynı kelimenin çoğuludur ve sözde “gizli öğretiler”i içinde barındıran metinlere göndermede bulunur.
Bağcık’ın Zilberman Projects’te gösterilen işi Benzodiazin, 2019, Çin’deki tarihi Tiananmen Meydanı’nın günümüzde çekilmiş bir fotoğrafını konu alır. Yirmi beş parçadan oluşan çalışmanın ilk karesinde net olarak gördüğümüz bu görsel, Bağcık’ın kullandığı özel bir baskı tekniği sayesinde her ilerleyen karede bulanıklaşır ve kolayca ayırt edilen renkler birbirine karışır. Böylece iş, meydanın tarihinde gömülü olan hikaye ve gerçeklerin, kontrol altında tutulan medya tarafından nasıl yok edildiğinin bir görsel dışavurumu niteliği kazanır.
Sergiye Çelenk Bafra, Christoph Tannert ve Lotte Laub’un yazılarını içeren bir katalog da eşlik etmektedir.
DAHA AZ GÖSTER