1976’da erken yaşta kaybettiğimiz Altan Gürman’ın (d.1935) 1965’ten ölümüne dek üretmiş olduğu yapıtlarının büyük bir bölümü ve arşivi, eşi Bilge Gürman tarafından yıllarca özenle bir arada tutulup korunduktan sonra, 2013 yılında, misyonlarından biri de Türkiye’de çağdaş sanat üretiminin belleğini tutmak olan Arter’in koleksiyonuna eklend
DEVAMIi. Türkiye’de çağdaş sanatın öncülerinden ve yapıtaşlarından biri olarak ancak 2000’li yıllarda sanat tarihi yazımında yerini almaya başlayan sanatçının 11 yıllık üretimi, bu sergide arşivinden bir seçkiyle bir arada sunuluyor. 1960’ta İstanbul Devlet Güzel Sanatlar Akademisi (İDGSA) Yüksek Resim Bölümü’nden mezun olan Gürman, 1963–1966 yılları arasında Paris Güzel Sanatlar Yüksek Okulu’nda resim ve özgün baskı konusunda yetkinleşir. 1967’de İDGSA’da asistan olarak göreve başlar ve 1971’de doçent olur. İDGSA’da tüm bölümlerin birinci yıl öğrencilerine ortak bir müfredat öneren ve 1969 yılında faaliyete geçen Temel Sanat Eğitimi Kürsüsü'nün kurucu kadrosunda yer alır ve 1974 yılında başkanı olur. Gürman Paris’te bulunduğu yıllarda resim yapmanın başka yollarını araştırır, el alışkanlıklarını unutmak isteyerek resme yeniden başlar. Ona göre sanat daha az kutsal, yaşama daha yakın olmalıdır. Birkaç istisna dışında yapıtlarını imzalamayı tercih etmeyen Gürman, kabul görmüş ifade biçimlerini, teknikleri sorgularken üretiminde o dönemde Türkiye’de alışılagelmiş malzemeleri tercih etmez. Yapıtlarını seriler halinde adlandırırken, hem kullandığı üretim tekniklerine hem de odaklandığı konulara işaret eder.
Gürman’ın bu sergide tümüne yer verilen serileri, Paris’te ürettiği 1965 tarihli İstatistik’le başlar. Botanik ve tarıma dair istatistik yayınlarındaki veri ve illüstrasyonlardan yola çıkan sanatçı, bu seride boya fırçasının yanı sıra yeni edindiği harf damgalarını da kullanır. Yine bu süreçte ürettiği ve 1974’te yeniden döneceği Tasarı serisinin ilk üç yapıtında ise Gürman’ın sanatsal pratiğinin neredeyse alfabesini oluşturan kamuflaj, ağaç, tepe, asker ve bulut formları ilk kez karşımıza çıkar. Bu seriyi izleyen Kompozisyon’lara ve eskizlerini daha Paris’teyken çizdiği Montaj’lara ise 1967’de, İstanbul’a döndükten sonra başlar. Gürman’ın yapıtına tehlikeli ve yasak bölgeleri işaretlemek için kullanılan kırmızı-beyaz şeritler, tank kaportasından ödünç alınmış gibi görünen endüstriyel yüzey formları, dikenli teller ve mavi gökyüzü bu iki seride eklenir. Akrilik, tuval, guvaş gibi malzemeler yerlerini endüstriyel selülozik boyaya, ahşaba, dikenli tellere ve kalın kartonlara bırakır. Kesip biçerek, oyup çıkararak, çakarak, boyayı sinek ilacı pompasıyla püskürterek çalışır. Akademik araştırması için bir yıllığına İtalya’ya gittiği 1972’den sonra sanatçının üretimine kolajlar da eklenir. Altan Gürman Arşivi’ndeki bazı eskizler ve Poligon, Asker gibi tamamlamaya fırsat bulamadığı yapıtlar, sanatçının son dönemlerinde üç boyutlu ve mekânsal çalışmalara doğru hazırlandığının ipuçlarını verirler. Sanatçının pratiğine kapsamlı bir bakış sunan sergiye, Altan Gürman’a hem sanat tarihsel açıdan odaklanan, hem de kimi yapıtlarını tek tek ele alan, farklı izlekler takip ederek yeni perspektifler sunan metinlerden oluşan bir yayın eşlik ediyor.
DAHA AZ GÖSTER