Çağdaş Türk Resminin önemli ustalarından Yavuz Tanyeli, uzun bir aradan sonra Akdeniz Etkisi isimli solo sergisi ile C.A.M. Galeri’de izleyiciyle buluşuyor. Sanat hayatı boyunca 54 kişisel sergi açan Tanyeli, kendini bir öykücü olarak nitelendiriyor. ‘Ressam olmak zor, sanatçı demiyorum, ressam olmak zor, görmek ve algılamak zor. Boyamak
DEVAMIapayrı bir pratik. Saatlerce, günlerce, ömür boyu boyamak zor. Gece boyu tiner, terebentin soluyup ayık kalmaya çalışarak elinin gücünün terazisini dengede tutmak zor. 5 metre, 6 metre, 7 metrelik resimleri saçmalamadan boyamak zor. Son günlerde hesaplayınca hayret ettiğim bir sonuçla karşılaştım. Sanat hayatım boyunca iyi çalışmışım. 54 serginin 3’ünü AKM’de açtım, diğerlerini de Yapı Kredi, Galatasaray gibi büyük mekanlarda ve önemli galerilerde. Bu büyük mekanlarda ortalama 70-100 resim sergilemiştim. Diğerleriyle birlikte her sergide ortalama 40 resim olsa, 40 çarpı 54 (sergi sayısı) 2160 resim eder. Resimlerin her biri ortalama 1 metre eninde olsa, hepsini bitişik vaziyette yan yana dizsek 2160 metre eder. 2 kilometre 160 metre. Bu ne demek siz hesaplayın. Taksim’den gir Tünel’den çık, Teşvikiye Camisi’nden gir Şişli’den çık. Yürüseniz yorulursunuz. Resimlerimde kısa ama uzun öyküler anlatıyorum. Belgesel gibi, yaptığım çoğu resim o dönemin yaşamıyla özellikle politik konularıyla ilintilidir.
Gelelim Akdeniz etkisine. Bütün yukarıda yazdıklarım gerçekleşirken, ressamı ilgilendiren en önemli konu o baktığı, algıladığı şeylerin ona hangi ışık altında göründüğüdür. Yıllarca İstanbul’da çalıştım. Evlerde, atölyelerde, hep o bildiğiniz ışık, İstanbul ışığı. 42 yaşında Akdeniz’de ıssız, deniz bile görmeyen, yazın sıcağın altında kavrulan, kaktüslerle dolu bir köye taşındım. Ne su var ne elektrik ne telefon. Cep telefonu daha icat edilmemişti. Böyle bir ortamda ressamın gözleri nasıl kamaşmasın? Sonra o ışık insanın içine işlemeye başlıyor. Alışıyorsun. Mutlaka pırıl pırıl masmavi resimler yapmak zorunda değilsin ama Akdeniz seni yavaş yavaş dönüştürüyor, sadede getiriyor, sadeleştiriyor. Her türlü konuyu çalışırken durduğun nokta Akdeniz oluyor, dünyaya oradan bakıyorsun. Ve boyarken onun ruhu ile boyuyorsun. Ve sanki gittikçe sanattan uzaklaşıp resme yaklaşıyorsun. Bence her ressam Akdeniz’den geçmeli, hatta bir dönem orada yaşamalı. Bu mesleki bir gereklilik. O 2160 metre resmin 1 kilometresi de Akdeniz’de yapıldı. Bu arada yağlı boya dünyanın en güzel malzemesi. Taş ve tahta yontmak da ressama iyi gelir, ayıltır. Çamur heykel yapıp bronz döktürmenin tadı ve şehveti ise bambaşka, hele bir de kent meydanına dikerlerse. Akdeniz gecelerinde aydınlatılmış koca anıtı görünce, vay bunu ben mi yaptım dersin. İşte Akdeniz etkisi böyle bir şey.‘
Sergi 28 Kasım 2019 - 11 Ocak 2020 tarihleri arasında C.A.M. Galeri’de izlenilebilir.
DAHA AZ GÖSTER