"5 Kişilik Bufet" Deniz Gül'ün 5 kişi tarafından icra edilmek üzere yazdığı şiirsel bir metinle başlayan; şimdi bu metinden yola çıkarak Arter'de mekânsal karşılıklarını arayan; ve ileride bestelenerek müzikal bir sahne performansını da bünyesine alıp genişlemesi hedeflenen çok etaplı bir projeydi. Deniz Gül, "5 Kişilik Bufet" metninde, m
DEVAMIedyadan, sokaktan ve kendi iç sesinden hatırlayabildiği, çoğu belleğin süzgecinde deforme olmuş kelimelerden oluşan bir dilsel hafızayı, 5 mobilyada bedenleşen 5 kişinin sesine ve performansına açıyordu. Sergi bağlamında dilden ve sesten bağımsızlaşarak mekânda yeniden kurulan; ifadesini önce dilde bulmuş olan bir hissiyatı sergi mekânında görünür kılan projenin ana gövdesini, sanatçının yerleştirdiği mobilyalar ve mekâna giydirdiği camlar oluşturuyordu.
"5 Kişilik Bufet" sergisinin mobilyaları (Vitrin, Gardırop, Odalaştırılmış bir Kapı, Kasa ve Tabut) izleyiciye içlerini açmak, aralık kapılarından içeri girenlere kendi "iç"leriyle yeni bir "dış" oluşturmak üzere mekânda yanyana dizilmişlerdi. Metin ne kadar gürültülü ise, mobilyalar o denli sessiz.
Sergi mekânına giren izleyiciyi, sırtları kapıya (izleyiciye), yüzleri pencereye dönük karşılayan bu 5 mobilya, sanki bir sokakta yanyana dizilmiş binalar gibi, sergi mekânının içinde yeni bir dışarısı oluşturmaktaydı. Sanatçının, içlerini bazı obje ve malzemelerin yardımıyla başkalaştırdığı, dış görünüşlerine ise neredeyse müdahale etmediği, ilk bakışta kendilerinden başka bir şeyi temsil etmeyen bu mobilyalar, ev içinde alışık olduğumuz yerleşim düzenine uymayan doğrusal dizilişleriyle, daha çok bir caddenin ya da meydanın kamusallığını çağrıştırıyor, birer anıt-nesne olarak karşımıza çıkıyorlardı. Deniz Gül, ev içine ait bu mobilyaları kendi anıt-nesneleri olarak yerleştirmesinin merkezine alırken, dışarısı ile içerisi arasındaki gerilim ve geçişkenlikten beslenen yeni bir alan açıyordu. Örneğin vitrin içlerinde görmeye alışık olduğumuz kadeh, şekerlik gibi objelerden yola çıkarak pencerelere uygulanan kesme cam motifleri, "iç"in "dış"a, mahremin kamusala doğru genişletilmesine hizmet ediyordu. Sokaktan sergi mekânına taşıdığı dükkan kepengi ise, bu kez dıştan içe doğru bir istilanın simgesine dönüşüyordu.
Deniz Gül, "5 Kişilik Bufet"in mobilyalarını buluşturmak, onlar için bir diyalog alanı açmak için mekâna sıradışı bir masa yerleştirdi. Kamusal alandaki süs havuzlarından esinlenen bu büyük ve yuvarlak masa, ortasındaki haznede kaynatılan ve gün boyu koyulaşıp yoğunlaşan sütün kokusunu diğer tüm mobilyaların üzerine yayarak, mekânı kendi büyüsü altına alıyordu.
"5 Kişilik Bufet"in mobilyaları insanı kendi derinliklerine doğru açar ve bireysel ve toplumsal belleğimizde saklı duranları dışarı salıverirken sergi mahrem, kendi içine kapalı küçük mekânların klostrofobisi ile dışarı çıkmanın, kendi içinden dışarı taşmanın agorafobisinin bir arada yaşandığı bir deneyim alanı yaratmayı amaçlıyordu.
DAHA AZ GÖSTER