İtalyan oyun yazarı, yönetmen, mim oyuncusu ve tiyatro yöneticisi Dario Fo’nun 1967 yılında kaleme aldığı tek perdelik oyun Japon Kuklası, fabrikada ağır çalışma koşullarında çalışmak zorunda bırakılan makineleşen insanların, işçilerin öykü
DEVAMIsünü anlatır. Bireylerin kendi emeğine yabancılaştığı ortamda üretim süreci, çalışanların benliğini ve insani doğasını yok saymaktadır. Yabancılaşmanın psikolojik zemini, anbean artan mesai yüküyle ve fabrika yöneticilerinin ısrarlarıyla çoğalmaktadır. Hayvanların, bitkilerin ve insanların genetik kodlarıyla oynayan güçler, artık güç veren haplarla, bunları yutmak zorunda kalan işçileri uyuşturmaktadır. İnsan beynini nasıl etkileyip dönüştürdüğünü ya da akıl ve beden sağlıklarını yitirdiklerini düşünmeyen yönetim, aynı tip tüketimin parçaları haline dönüşen kişileri modern dünyanın bunalımına sürüklemektedir.
Eşi Franca Rame ile birlikte halka yakın ve toplumsal sorunlara eğilme misyonu üstlenen Fo oyunda farkındalık konusuna da odaklanır. Bilinçli farkındalık kişilere varolanı olduğu gibi görmeyi ve onamayı sağlarken, bireyin yaşadığı acı veren koşulları azaltmaya yönelir. Böylelikle uyarıcıların değerlendirilmediği, sınıflandırılmadığı, yaşamımızdaki anların zenginliğini deneyimlememizde yardımcı olan özgün bir bilinç formuna dikkat çekmektedir. Oyun, uyanışın, “şimdi” ve “burada olma” nın kavramsal altyapısını sunarken, bilmenin getirdiği sorumluluğu vurgulayarak, içgörü gelişimindeki en kritik aşamanın toplumun bilinçlenmesi olduğunun altını çizer.
Japon Kuklası oyununun sahne tasarımı kurgulanırken; insan ve makinenin iç içe geçtiği bir ortamda, sosyo - politik konuların vurgulandığı çeşitli temaları desteklemek amacıyla rhythm and blues,rock müzik ve endüstriyel sesler kullanıldı. Işık ve efektler endüstri toplumunun sürekli çalışan kesimlerinin içinde bulunduğu durumu aktarabilmek için, işitme ve algılama güçlüğüne sebep olan ses-ışık kullanımıyla desteklenerek, insan bünyesinde psikolojik ve fizyolojik parametreler öne çıkarıldı. Üretimden kaynaklanan sesler oyun kişilerinin, depresyon, yalnızlaşma, kaygı, korku, yorgunluk, konsantrasyon bozukluğu formlarıyla ilişkilendirildi. Canlı orkestra kullanılarak gürültü - uyum ilişkisi müzikal biçimde yorumlanarak, sahne etmenleri, iş performansını azaltan, çevrenin hoşnutsuzluğunu destekleyen metal aksamlarla desteklendi.
*Gösterimler Nisan ve Mayıs ayı boyunca devam edecektir.
DAHA AZ GÖSTER