Enka Açıkhava'nın kendinden ve mekana alışkın olmamaktan kaynaklanan bazı ses sorunları, en duygusal ve temposu düşük sahnelerin duyulmasını tamamen engellemiş olsa da eşsiz oyunculuklar izlemeye değer kıldı.
Senaryoda ise uzunluğuna rağmen hiç değinilmemiş noktalar kaldığını düşünüyorum. Karakterler arasındaki çatışmaların temeli olan Sitare karakteri her sahneye çıktığında sanki farklı bir karakterdi. Seyircinin kendisini tanıma fırsatı olmaması, herhangi bir pozitif veya negatif yönde gelişme görmemesi karakteri, benim gözümde, adeta oyuna çatışma olsun diye serpiştirilmiş erkek avcısı kalıbında bir kadına çevirdi. Sitare, senaryodan tamamen çıkarılsa oyunun dinamiklerinde ne kadar değişiklik olurdu, olur muydu diye düşündürmedi değil. Kısaca, karakter çok daha zengin gösterilebilirdi.
Bütün bunların yanında 21.15’te başlayıp 00.00’a doğru biten bir oyun olmasına rağmen hiçbir anı gereksiz değil, bütün sahneleri göz kırpmadan izleyebiliyorsunuz. Bir kere bile “artık bitse” düşüncesi aklımdan geçmedi. Bu da tabii ki Semaver Kumpanya’nın eşsiz kadrosunun inanılmaz yetenekleri sayesinde.
Semaver ve Kumpanya / Semaver Kumpanya