hangardz'ın Yüreğim Dağlardadır oyunu, net dramatik çerçevesi, kalın oyunculuk vurguları ve ekibin güçlü duygu birliği ile, bilmediğim Ermenice dilinde oynanmasının bariyerlerini aşıyor. Ben oyunu izlemeden hemen önce metni okuma imkanı buldum. Saroyan'ın metni, ekonomik kriz yaşanırken evinde şiir yazan bir sanatçının, baba olarak ailesini geçindirme zorunluluğuna absürt yaklaşımı ile dikkat çekiyor. Açlıklarını bastırmak için, oğlunun bakkala karşı dil dökmeler ve küçük kurnazlıklar yapması gerekir. 'Dünyanın keşfedilmemiş en büyük yeteneği olarak' bu şairin örneğinde, sanatın sadece bir kabiliyet değil, aynı zamanda bir imkanlar, fırsat bulmalar süreci olduğunu görürüz. hangardz'ın yorumunda, metindekinden farklı bir ton farkı olduğunu düşündüm. Asla tamamen farklı değil ama, metindeki naif nostalji duygusu, yer yer Satıcının Ölümü'nü hatırlatan tuhaf komiklik ve kısır döngüyü aşamama hali, yerini Brechtyen bir tona bırakmış. Belki de bu yüzden oyun Ermenice bilmeyen benim gibiler için bile su gibi akan bir seyirlik sunuyor. Oyuncuların jest, mimikleri dili geri plana atan bir anlatıcılık sunuyor. Bir artı olarak da, huzurevindeki Shakespeare oyuncusuna bakıp, sahnemiz olmadığında bile sanatsal dürtülerimizle neler yapacağımız hakkında düşünebiliriz.
Yüreğim Dağlardadır / hangardz