Dün akşam Özgürlük Parkı açık hava tiyatrosunda seyretme olanağı bulduğum Bir Meşrutiyet Faciası Yahut Gündüzlerimiz; Galata Perform’un tiyatroya güncel metinler kazandırmak ve yeni yazarları ortaya çıkarmak gayesiyle gerçekleştirdiği Yeni Metin - Yeni Tiyatro atölyelerinde, Volkan Çıkıntoğlu’nun kaleminden bir okuma tiyatrosu olarak ortaya çıktı. Prömiyerini Mart 2017’de yapan oyun, halk jürisi (seyirci) oylarıyla 2018 yılında Direklerarası'nda "Özgün Yeni Oyun" ödülünün sahibi oldu.
Rejisini Celal Mordeniz’in üstlendiği Bir Meşrutiyet Faciası Yahut Gündüzlerimiz; müzik-dekor-ışık ögelerini en aşağı tutarak, güçlü bir metin sayesinde izleyiciye göz dolduran saf oyunculuk seyri yaşatıyor. Her birinin birbirinden iyi performanslara imza attıkları oyunda, aynı zamanda oyunun da yazarı olan Volkan Çıkıntoğlu (Metin), Hakan Emre Ünal (Ali) ve Doğu Can (Feyyaz) rol alıyor.
Geçirmekte olduğumuz bu kasvetli süreci, tam karşılığı olmasa da içli komedya türüyle bir an olsun unutturan Bir Meşrutiyet Faciası Yahut Gündüzlerimiz; sınırı, hududu olmayan, kendine özgü absürt bir komedi...
Sahnelendiği ilk yılların aksine bu kez 'beyaz giyimli' üç adamın belirmesiyle başlıyor. Gözleri kapalı biçimde kendi dünyalarında; birinin sevgilisi, birinin müdürü, birinin de ablasıyla oturup paralel kurguyla konuşmaları, seyirciyi yalın bir merak duygusuna sürüklüyor. Nazım Hikmet'in deyimiyle, bana memleketimden insan manzaralarını anımsatıyor.
Varoluşçuluk kavramından yola çıkarak benliğin irdelendiği oyunda; görünmez bir elin yönlendirdiği insanların varoluşsal sıkıntılarına, rüya ve alt benlik teması ile beraberinde gelen cinsellik bileşeninin yanı sıra Tolstoy-Dostoyevski kıyaslamasına ve Kafka’nın böcek tiplemesine yeteri oranda yer veriliyor.
Tahayyülün sınırlarını zorlayan Bir Meşrutiyet Faciası Yahut Gündüzlerimiz; üç oyuncu üzerinden tek bir kişinin alt benliklerini, bir nefesinin parçasıyla seyirciyi tesiri altına alarak kendi meşrutiyetini sorgulatıyor. Rüya ve gerçeklik atmosferinde Metin, Ali, Feyyaz'ın aynı düşü gören üç farklı karakter mi yoksa tek bir insanın üç farklı yüzü yahut birer parçası mı olduğu düşüncesi seyircinin zihnini kurcalarken, toz bulutu dağılmaya başlıyor. İnanç, entelektüellik ve lümpenlik coşkusunun bir araya gelmesi gerilimi ortaya çıkarıyor. Bu noktada Metin, Ali, Feyyaz'ın bilinç üstüne çıkan üç kişiliğinden söz etmek gerekiyor. Bilinç üstü niyetlerimiz ve hayallerimize dairdir; oradaki işlenmemiş enerjiye form verebilmek ancak bilinçaltını kapattıktan sonra saf düşünceyle mümkündür. Böylece yüzeye çıkmak, etkileşime tabi kalır. Bu etkileşim ise Metin, Ali ve Feyyaz'ı besleyen gerilimden başkası değildir. Onlar aynı bedendeki bir benliğin, her yönüyle farklı olan parçaları... Tıpkı, hepimizin bir bütünün parçaları olduğumuz gibi!
Metin, Ali ve Feyyaz'ın bu yolculuğu, sizlere kendi yolunuzu hatırlatacaktır buna tanık olmanızı yürekten tavsiye ederim.
Bir Meşrutiyet Faciası Yahut Gündüzlerimiz / Seyyar Sahne