Bu Taraftan Daha Güzelim yine daha önce bilet alıp gidemediğim oyunlardan biriydi. Ne zamandır merak ediyordum, kısmet Caddebostan Kültür Merkezi’neymiş.
Oyun gerçek bir hikayeyi temel alıyor. Salona girdiğinizde sahnede sizi karşılayan okul tahtasında bu olayın ne olduğu yazılı: 2004 yılında Rusya’daki bir okulda 1148 kişinin Çeçenler tarafından rehin alınması ve olay sonunda 334 kişinin hazin ölümü…Araştırmadan gelen seyirciye oyunla ilgili fikir vermesi açısından tahtaya yazılması fikri güzel olmuş. Sonra sahneye sıralarla iki çocuk geliyor ve bitmeyen tempo başlıyor…
Emrecan Karakurum’u Aşık Shakespeare’de izlemiştim ama orada oyuncu kalabalığından çok anlayamamıştım. Simge Sabancılar’ıysa ilk kez izledim. İkisine de bayıldım. Uyumlu bir ikili olmuşlar. Enerjileri hiç düşmedi, bir nevi tereyağından kıl çeker “tertemiz” oynadılar. Metinde çok fazla sayı var ve bazı yerlerde replikleri senkronize söylüyorlar buna rağmen bir kere bile takılmadılar. Çocuk oynamak zordur. Dozajı kaçırırsan iş komediye dönebilir. İkisi de başarıyla kotarmışlardı. Yönetmen Can Kulan’a da tebrikler, oyunu bu kadar akıcı bir hale getirdiği için.
Dekoru çok sevdim. Nilsu Baldan’ın eline sağlık. Tahtaya bağlanan kablolar güzel fikirmiş.
Oyunu izlerken ben de onlarla birlikte rehin alınmış gibi hissettim. Onlarla susadım, terledim. Aslında ağır ve dramatik bir konu olmasına rağmen dünyaya çocukça bakmalarından ve içinde mizahi ögeler de olduğundan tam üzülecekken kendinizi gülümserken buluyorsunuz.
En sevdiğim yanıysa sündürmeden, eğip bükmeden tam dozajında bitti. Uzatmayıp tadında bırakmasını bilen oyunlara ayrıca bayılıyorum.
Oyunun adının nereden geldiğini çok merak ediyordum, hatta başka bir isim seçilemez miydi diye düşünmüştüm. Ama öyle bir sahne var izledikten sonra bu isim gerçekten oyuna çok yakışmış diyeceksiniz.
Bu Taraftan Daha Güzelim’i ben çok sevdim, umarım siz de seversiniz. Seyircisi ve alkışı bol olsun.
Bu Taraftan Daha Güzelim / D22