Modern sıkar, duyguya hitab etmez. Seni olaya akılla sokmaya çalışır. Ama bu da oyle "ben akılım bak her yanımdan akıl" diye bas bas bağırmaz.
Alışkın olmadığımız tarzda bir oyundu o yuzden seyirci olarak tepkimiz de en az oyun kadar tuhaf oldu.
Oyunun tarzı sıradışı, yeni bir tiyatro tarzı gibi geldi bana. Llosa'nin Masalcı'si gibi. Oyunu kavramanız için sizi sıkmak pahasına, duygularınızı harekete geçirip alkış almama pahasına sizi oyuna sokuyor, bu aşamayı geçmeyi başarırsanız bir de uzerine düşünürseniz size cok sey soyluyor. Kimliklerin birbirine gecişi, size kendinizi, hayattaki konumunuzu sorgulatıyor. Icinizdeki güvenlik gorevlisini, içinizdeki Sokratesi gormenizi sağlıyor, bunları nasil yok saydiginizi gösteriyor.
Çağımızın sorunu olan katarsis etkisinin sadece sanati degil siyaseti de nasıl mahvettiğini, bizim de bundan nasıl mutlu oldugumuzu yuzumuze çarpıyor.
Aslinda oyunun kendisi bu tarzıyla tam manasıyla sistem elestirisi. Duygularınızı harekete gecireni begenip alkislamak kolay, ben size rasyonel geliyorum, aleni politik mesaj da vermiyorum ama ben varligimla politigim siz bunu gorebilecek misiniz acaba?
El netice göremedik, anlayamadık... Ne zaman görürüz meçhul. Emegi geçenler coşkusuz seyirciden lütfen etkilenmesin, Sokrates gibi tavrını bozmadan, bir gun anlayacagimizi umarak devam etsin...
Sokrates'in Son Gecesi / Çankaya Sahne