Bu oyunu 21.Adana Tiyatro Festivali kapsamında izledim. Oyun bu yılki festivalin en rağbet gören oyunlar arasında başlardaydı. Zaten Semaver Kumpanya her yıl mutlaka katılır ve büyük beğeni alır. Bu Cimri için de Mağrur Fil Ölüleri için de böyleydi.
Medyadan takip edenler duymuştur festival biletleri 1 ay önceden satışa çıkar ve 20-25 saatlik kuyrukta bekleme sürecinden sonra alınabilir ve 2-3 saat içinde biter. Bu yıl da öyle oldu ve en çok rağbet gören oyunlar bu ve Esaretin Bedeli'ydi.
Bu yüzden oyunun başlamasından önce biletli seyircinin üçte biri kadar da biletsiz seyirci salonun önünde nöbet tutmaya başladı. Festival zamanı biletler 1,5 ay önce satıldığı için yaptığı planlama bozulduğundan gelemeyenlerin yeri boş bırakılmaz, son ana kadar beklenir ve boş koltuklara bekleyenlerden seyirci alınır. Eskiden her sıra başlarına ikişer de puf konulurdu. Güvenlik nedeniyle kaldırıldı.
Oyun başladığında tüm koltuklar dolduruldu, en arkadaki 20 kadar puf doldu ve 20 kadar da ayakta seyirci alındı. İkinci perde başladığında ayakta ve pufta kimse yoktu ve salonda boşluklar oluşmuştu. Net olmamakla birlikte 100 civarı bir kayıp verilmişti.Hatta ben arkalardan en öne geçtim. Yanımda 2 boş yer daha vardı.
Oyuna temel olan kitabı okumamakla birlikte bir çok yorum, özet ve eleştirisine baktım. 1970 yapımı filmin tamamını bulamasam da bir kısmını izledim. Kitapla ilgili en önemli bilgi olayların sıralamasında ve anlatımında sıçramalar olduğu idi. Yani anlatılan bir hikaye bir süre sonra farklı bir karakterin bakış açısıyla tekrar aktarılmış. Oyunda bu anlatım tarzı çok yoğun kullanılmamış. 2 veya 3 yerde vardı. Ayrıca oyunun en büyük handikapı oyuncu tasarrufu yapılması olmuş. Bir oyuncu 2-3 farklı rolde oynuyordu. Bu bazılarında çok belirgin bazılarında ise fark edilemeyecek gibiydi. Oyun sonrasında konuşulanlar arasında "aaa hemşireyle postacı aynı kişiymiş" diyenleri duydum ki en tanınmış ve belirgin oyuncuydu. İşte bu karakter değişimleri ister istemez teknik olarak oyunun uzamasına neden olmuş. Benim hatırladığım kadarıyla 3 yerde sırf sahneden çıkan oyuncu diğer karakterine bürünsün diye geçiş sahnesi diyebileceğimiz sahneler oynandı. Buna ek olarak bence gereksiz olan bazı sahneler ve yine gereksiz tekrarlar olunca oyun olması gerekenden hayli uzun olmuş. Hadi biz Adana şartlarında izledik. 20.00'de başladı 22.30 gibi bitti. Şehrin en uzak yerine gitmek 1 saat bile sürmez. İstanbul'da 20.30'da başlıyormuş. Çıkan seyirci o saatte trafik olmasa bile evine dönene kadar saatler geçer.
Oyun genel olarak izlemesi dikkat isteyen, konuşması çok ve konuşmaların kaçırılmaması gereken bir yapıda. Bu bir yere kadar mümkün oldu. Ama özellikle oyunun hareketlendiği yerlerde, koşuşturmacanın arttığı, sahnenin yetmeyip salonda koşturulduğu bölümlerde ve sonrasında oyuncularda nefes sorunu oldu. Konuşmaların netliği ve duyulabilirliği azaldı.
Kitaptaki ana tema ve mesaj aktarılmışsa ve bizim oyundan aldığımız mesaj buysa başarılı olmuş demektir.
Oyunculuklar kusursuzdu. Hissettiğim bir aksaklık, unutma, şaşırma, tekleme gibi bir sorun oluşmadı. Çok efor gerektiren bir sahne hareket düzeni (hatta tüm salon) yapılmış. Özellikle Sezin Bozacı'nın postacı karakteri bizimki gibi büyük bir salonda çok ter akıtmasına sebep oldu.
Bu arada bugün araştırma yaparken gördüğüm bir şeyi de yazayım. Bu kitaptan hareketle bir dizi film yapılmış. Yönetmen ve oyuncu olarak George Coloney'in de olduğu dizi 15 Mayıs'ta bir paralı platformda yayınlanmaya başlayacakmış.
(İzlediğim gösterimin selamlama sahnesi: https://youtu.be/FGAFJW4MqNI)
İnsan sadece bir cisimdir. Tıpkı bir eşya gibi onu camdan atarsan düşer. ateşe atarsan yanar, toprağa gömersen bir çöp olur çürür gider. Ruhu giden bir insan çöpten başka bir şey değildir. Ölüler için savaşı kimin kazandığının bir önemi yoktur.
Madde 22 / Semaver Kumpanya