22 Ekim 2022 tarihinde Kağıthane Sadabat Sahnesi'nde izlediğim inişli çıkışlı oyun. Detaylar detaylar;
- Oyunun başlangıcındaki Osmanlı sultanı sekansını, buradaki dansları ve bununla bağlantılı yapılan neredeyse hiçbir kısmı beğenmedim, zorlama olmuş.
- Latin Amerika ülkesi skeci içerisinde barındırdığı gülmece ögeleriyle (her ne kadar bir tekrar içerse de) vasatın bir tık üzerindeydi. Metindeki kurguyu ve nükteleri yerinde buldum.
- Sonraki kısım beni oyunun içerisine aldı ve evet oyuna iyi ki gelmişim dedirtti. Oyun keşke baştan aşağı bu yönde ilerleseydi bile dedim.
- Taksi şoförü dramatik görünümlü komedi de bana hitap etmedi, hanımefendinin kadın hakları konusunda metindeki vurguları inanılmaz itici geldi ve seyirciden alkış koparma amaçlı tezgahı oldu. (Ben yemedim, yiyip alkışlayanlara afiyet olsun)
- Anadolu aslında "Ana-dolu" filan bunlar yapma çiçek gibi ya da sallama çay gibi lezzetsiz ve amaca hizmet etmeyen bayağı mesajlardır. Tiyatroda vicdan mastürbasyonu diyorum ve sevmedim/sevemiyorum.
- Oyundaki ikinci arkadaş beklentimin çok üzerinde oyun doğallığına ve hakimiyetine sahip birisi, kısa rolünde verebileceği maksimum katkıyı verdi, kendisini tebrik ederim. O'nun Karadeniz aksanını ne kadar beğendiysem aktrisinkini de o kadar beğenmedim.
- Oyunun haricinde bir anımı nakletmek de isterim. En ön sırada iki hanımefendinin arasına oturdum ve sağımdaki kadının Arap sabunundan bozma esansı olan bir parfümü vardı ve bana oyunu resmen bir çamaşır makinesi içerisinde izlettirmiş oldu. İri kıyım da olan ablamızın bir sıra içi geçti, horladı hatta kendi horlamasına uyandı filan. Paralel evrende yeni yıkanmış bir peluş ayı ile oyun izledim desem yalan söylememiş olmam(!)
Velhasıl kelamı tek aktris iyi idare etti diyebilirim. Aman da aman bu oyuna gitmem lazım oyunu değil, aman aman berbat bir oyun da sayılmaz. Gitmek isteyene önerim bu mahiyette olacaktır.
Hayat Der Gülümserim / İstanbul Şehir Tiyatroları