bu oyun da tıpkı uzlaşma'da olduğu gibi çift cast ile oynanıyor gördüğüm kadarıyla. benim izlediğim oyunda oyuncular ASLIHAN KANDEMİR ve ERASLAN SAĞLAM ikilisiydi.
yüzeysel bir özet yapacak olursak, kadın ve erkeğin yaşadığı acı tecrübeyi unutma ve hayatına devam etme konusundaki farklı tercihleri, deneyimleri anlatılıyor.
kadın, ben de eskisi gibi mutlu olmak istiyorum tarzı bir cümle kurduğunda adam ise belki de mutlu olman gereken yer geçmiş değil şu anki bulunduğun şartlardır, belkide mutluluk budur cümlesine benzer bir karşılık veriyordu. ben adamın hayata, olaylara bakışını doğru ya da daha yaşamaya uygun, hayatı yaşanır kılar buldum.
aslıhan kandemir'in oyunculuğunu hiç beğenmedim. hakikaten ödüller almış bir oyuncunun nasıl olup da bu kadar rol yaparcasına bir performans sergileyebildiğini anlayamıyorum. bir de bu oyunculuğun üzerine yabancı metin eklendiğinde karşınızda "senin ne söylediğin hakkında bir fikrin yok" diyen performansı düşük bir oyuncu yer alıyor.
eraslan sağlam ise hiç kuşku yok ki daha iyiydi sahnede.
dekor oldukça sade, değerlendirmeye tabii bir şey bulunmuyordu. diyaloglardan anladığımız üzere bir mezarlıktalar. dekor olarak etrafa konan taş parçaları mezarlıktan çok terkedilmiş bir açık alan izlenimi veriyordu, asla mezarlık değildi.
ve oyuna dair en korkunç eleştirimi yapacağım, neden ışıklar aşık sahneleniyor bu oyun? hayatımda ilk defa ışıkların sönmediği bir tiyatro oyunu izledim. oyun başladığında karanlıktı fakat 1-2 dakika geçmeden ışıkları açtılar. ışıkı mı daldı, benim anlamadığm bir mesaj mı verildi yoksa yine anlamadığım bir ambiyans mı yaratıldı? salon ışıkları neden açık bırakıldı yahu?
toparlayacak olursak, konu çok güzel fakat kadın rolü çok daha iyi canlandırılabilirdi. bu oyunu izlemeyip okusak veya dinlesek pek bir şey kaybetmezdik diyebilirim.(kadının adama arkasından sarılması dışında)
puanım: 4/10
Zehir / İstanbul Şehir Tiyatroları