Hegel'in ifadesiyle, "ilkel beyin, katılabileceği sanattan hoşlanır. Bir resim, müzik, karikatür, heykel ne kadar soyuta doğru yönelirse, nesnel gerçeklikten de o kadar uzaklaşacaktır. O anda sanat eserinin insan beynine olan izdüşümleri, kişinin bilgi dağarcığıyla sınırlı çakışmalar yaratacağından, donanımsız beyinler bunu hemen reddetmeye, anlamsızlaştırmaya yönelecektir." Bilgi eksikliği algılama sorununu yaratır. Bu sorunun oluşmaması için, Sahibinin Sesi ile ilgili, özellikle "Sevim Burak" hakkında bilgilenmek ve dönemine göre aykırı ve öncü biryazım dili geliştirerek yazdığı eserleri ( ki maalesef hepsi hepsi 3 öykü, 3oyun ve yarım kalmış bir roman) anlamaya çalışmak, bizden sonraki kuşaklara, yeni tiyatrosever olmak isteyenlere, "değersiz, önemsiz" mesajları paylaşmak yerine, anlayabilmek için çaba gösterilmesiningerektiği mesajlarının paylaşılmasının, daha doğru olacağı kanısındayım. Bir şeyi reddetmek çok kolaydır, asl olan anlayabilmektir bunun için çaba göstermek gerekir, gerisi nöronlara kalmış...
Sahibinin Sesi / İstanbul Devlet Tiyatrosu