Bu oyun hakkında herhangi bir şey söylememek için çok uzun süre direndim fakat Teb Oyun dergisinde oyun hakkında yayınlayan pozitif açıdan oldukça ilgi çekici hale getirilen Yüzleşme oyunu için söylemek istediğim birkaç şey var.
Oyun dekoru, bir yuvarlak platform üstünde birbirine bağlanmış üç sandalyeden oluşuyor yalnızca. Bu üç sandalyeye oturan, üç ayrı hayat içinde olan üç kadın. BİR TEK erkeğin hayatlarını nasıl santim santim mahvettiğini anlatıyor. Arkalarındaki perdeye de, kadınların konuşmaları esnasında anlık dış sesler, onları bir kat daha yargılayan öteki insanların sesi yansıyor.
Kendince bir erkeklik ve patriyarka eleştirisi yapan bu oyun, arkadaki yansıyan seslerin inanılmaz karikatürize, gerçek dışı ve üstenci tutumuyla inandırıcılığını yitirirken, erkeklik pratiklerini yeniden ve yeniden üretiyor. Kadınları aciz ve pasif konuma getirmekten bir an olsun çekinmezken, üstüne üstlük bunu "feminist mücadele" bakışıyla sattığına inanıyor.
Oyun, klişeleşmiş ve tek düze her şeyin bir bütünü halinde yansıyor alımlayıcıya. Sırça köşklerinden kadın mücadelesi hakkında oyun yazmak isteyen herkese, mücadelenin en merkezinde olan kadın öznelerin hiçbir zaman bu kadar güçsüz, çaresiz olmadığını söylemek isterim. Bunun için binlerce mücadele dönerken, Yüzleşme oyunu, feminist söyleme YENİ hiçbir şey katmıyor. En sonunda ışıkların yanmasıyla el ele tutuşan ve "Hadi biz güçlüyüz! Bunun farkına varalım!" ayarında kendince kadınlara yol gösteren, klasik, geleneksel, mesaj kaygılı tiyatromuz yine ortaya çıkıyor. Üç tane yönetmeni olan, onlarca da imkanı olduğunu düşündüğüm, tiyatro festivalinde sahnelenen bu oyun, çağdaşın oldukça gerisinde ve ne yazık ki bunun farkında değil gibi gözüküyor.
Yüzleşme / Mareliber