Oyun ilk dakikalarda beni içine çekemedi pek. Yetkin Dikiciler(Teya), daktilo sesleri eşliğinde eserini yazmaya çalışırken oyun başlıyor ve gündelik hayatını özet geçerek, arada seyircilere felsefi sorular sorarak anlatmaya başlıyor. Seyircilere sorular sorup biraz aksiyon katmaya çalışsa da giriş kısmı monoton ve uzun geldi bana biraz. Oyun ne zaman aksiyon almaya başlayacak diye bekledim. Nihayet Bülent Emin Yarar (Luka Laban)'ın sahneye girişiyle olaylar, aksiyon başladı ve oyun içine çekmeye başladı beni. Oyunda emekli polis memuru Luka verilen görev üzerine uzun yıllar Teya'yı takip etmiştir. Luka bu süreçte neler yaşadığını anlatırken Teya ise geçmişinin önüne dökülüvermesiyle birçok şeyle yüzleşmeye başlar. 18 yıllık bir serüvenin hayatlarında nelere mal olduğunu, Yugoslavya'daki siyasi olayların ikisinin de hayatlarında neler yaşattığını anlatıyor oyun.
Oyunu 1 senedir satışa açılsa da gidebilsem diye dört gözle bekleyip duruyordum. Ankara'dan İstanbul'a sırf bu oyun için gitmeyi göze almıştım. Nasıl alabildim bileti inanın ben de bilmiyorum. Telefon başında alarm kurup anında siteye girdim ve rastgele, şanslı bir koltuğu seçmiş olmamdan kaynaklı olsa gerek alıvermiş buldum kendimi.
Gelelim oyun hakkındaki yorumuma. Oyun girişinde olduğu gibi arada geçen bazı diyaloglar da biraz uzun geldi ne yazıkki. Ya da 2 saat aralıksız devam etmesi sebebiyle bana öyle gelmiş olabilir. Siyasi göndermelerin de pek cezbetmemesi dışında kah duygulandık, çoğu zaman da güldük. Konusu, oyuncuların bir dolu komiklikleri, 2 saat boyunca gösterdikleri üstün performans için gayet gidilebilir bir oyun bence. Onca yolu sırf bu oyun için gitmiş olmaktan pişman değilim. Ankara'da ve daha birçok şehirde de oynama imkanı olur umarrım.
Profesyonel / İstanbul Devlet Tiyatrosu