Bir süre sonra, bir romanı sesli okuyormuş gibi hissettiren, yoğun duyguları gözden kalbe direkt bağlayan, gülünecek yerde bile düşündüren bir oyunu, geç de olsa izledim: Evlat.
"her gece her sey zor, her gece sen her şeyin üstesinden geliyorsun."
Bu replik, kalbime ‘canlı sanat’ tiyatro, dediğim oyunun açtığı bir çukur… izleyenler anlayacak, ve o yoğun duyguyu arayacaktır. Evlat, sağlam metnin iyi bir yönetmen ( İbrahim Çiçek) elinde nasıl bütüncül ve vurucu olabileceğini gösteriyor. Metnin duygusal ve yer yer empatiyi ayyuka çıkaran halini dekor kullanımının sahne- mekan- karmaşasını önlediğini ve seyirciye mekan ayrımını yormadan verdiğini söyleyebilirim. müziklerin “ olsun” diye değil de, sahnelerin duygularına göre seçimi, duygu ve oyuncu performanslarıyla yükselip alçalması müzik kullanımını bir duyusal zenginlik olmaktan çıkarıp adeta “yeni bir oyuncu performansı” olmasını sağlamış.
Oyunculuklar ise, oyuncu seçiminin sahne sanatlarında hikayenin seyredene ulaşması açısından ne kadar önemli olduğunun göstergesi idi. Özünde “ parçalanmış aile- baba oğul ilişkisinin- kadersel ve davranışsal bir aktarımla veren hikayeyi Onur Saylak,Cem Yiğit Üzümoğlu, Şükran Ovalı ve Sezin Akbaşoğulları sırtlıyor. Onur Saylak’ın çaresiz, histerik ve kimi zaman babadan oğula yansıtmalı öfkeler yaptığı sahnelerle; Cem Yiğit Üzümoğlu’nun psikolojik arafı, melankoli ile ezilmiş, ve bir türlü kendine “ yer bulamayan” halinin buhranı, oyun boyunca aynı duyguyla baş başa bırakıyor izleyeni..
Şükran Ovalı’ dizi ve sinemadan aşina olduğum oyunu dışında, sahnede bıçak sırtı olan bir karakteri ( iyi ama hikayedeki yeri itibariyle, kötüye karakteri, rolünün istediği gibi yumuşatarak dengede tutabilmiş ve çaresizliğin en zor yanı güldürüyü sırtlayıp götürerek, bu meziyeti tiyatral olmayan bir oyun temeline inşa etmeyi başarmış. Özellikle, sinemada ve dizilerde belirginleşen, ses kullanımı, beden duruşundan apayrı bir Şükran Ovalı karşılıyor. Sahnenin hakkı sahneye, ekranın hakkı ekrana ve beyazperde sinemanın hakkını sinemaya vermiş bu oyunu, sahnede daha çok, görmek isterim…
Sezin Akbaşoğulları’nın sırasıyla, takıntılı eski eş, sorunlu ebeveyn ve acılı anneye evrilmesi arasındaki duygu geçişleri ise izlemeye değer…
Evlat, izlemeye geciktiğim, mutlaka izleme şansını yakalamanızı istediğim ve oyun bitip perde kapanınca sizi kalbinizde ağrısı, aklınızda sorularıyla
Baş başa bırakan oyun..
Alkışı zaten bol olan oyunun sezonları da bol olsun.. belki de bu defa bile tanıya duyguları.. yeniden izlemek isterim.
Evlat / Craft