Tutup kalbinizi, tarihin gururlu yükünün altında bir ağıt gibi sanat haline getiren Yüzünde Yüzler müzikalini AKM’de izledim. İstanbul Devlet Tiyatrolarının 100. Yıl etkinlikleri arasında yer alan müzikalin kalabalık ve başarılı bir kadrosu var. Berrin Akhasanoğlu,Doruk Nalbantoğlu , Ebru Aytürk Şayan, Fatih Dokgöz Hakan Güneri , Mehlika Balkan ,Metin Belgin, Orhan Kurtuldu, Şebnem Dokurel Topçuoğlu,Tansel Öngel, Tayfun Erarslan ekibin parçaşarı.Onlar sahneden, salona gür bir ihtişamla uzanırken, kalabalık bir koro ekibinin görsel bir şölen haline getirdiği hikayeyi izliyorsunuz. Yer yer didaktik tekli anlatımlara girerek tarihi süreç hakkında bilgi veriliyor, bu yapılırken de, bir sanat eserinin şahidi olduğunuzu duygularınıza hitap ederek anlatmaktan geri durmuyor. Görsel ve işitsel bütün unsurların inci tanesi gibi kusursuzca dizildiğine şahit olmak, metnin tarihi kronolojik bağını kaybetmeden bunu müzikale birleştirmesi oldukça başarılı ve duygu yüklüydü. Tekli performanslardaki inanmışlığın yükselttiği duygular, koreografinin uyumuyla en üst noktayı buldu. Cumhuriyet’in yüzüncü yılında, ‘ İstiklal Marşımız”dan Nazım’ın “ bir orman gibi kardeşçesine” dizelerine kadar uzanıp giden bir yelpaze Mustafa Kemal Atatürk’ün sesiyle, bütün salona genişliyor. yüzüncü yılımızı sanatla ve duyguyla kutlamamıza vesile olan her emeğe sonsuz teşekkürle
Sana mı kaldı Hamiyet?
- Bana Kaldı..
Hamiyet, bize kalan bir kadın.. ülkenin kara tarihinden, Peyk’in vurucu şarkılarından, Deniz Madanoğlu’nun kaleminden bize kalan bir kadın. Zaman geçtikçe, hafif hafif rahatsız etmeye başlıyor Hamiyet.. kaşımaya başlıyor çünkü. Kafasının içindeki kalabalıkla, tutup yakaladı beni Hamiyet. sanat tam olarak bunu yapıyor zaten. Karışan ve kaşınan ruhumuza Peyk denge sağlamaya çalışıyor. Kafasının içinde bile yalnız kalamayan Hamiyet.. aklı yarım bırakılmış, yüreği tam bir karakter olarak çırpınıp duruyor. Peyk bütün şarkılarını bu hikaye için yazmış gibi geçti içimden. Müziklerin ve metnin bu uyumunun yanında, sahnenin dizilimi, ışıkların hikayeye çarpan yanı ve her biri bir idealin temsili olan karakterleri canlandıran oyuncular..
Ben Hamiyet’i çok sevdim. Dünyanın içinde yeni bir dünya kurup o hissin içine atıverdi beni. kalıp yargıların altını dolu dolu çizen Hamiyet; sanattan hala benim gibi gerçeklik, Ruh dalgaları, düşünceler ve incelikler bekleyenler için var.. dalgalandım, düşündüm, rahatsız oldum... Dikenleri battı Hamiyet’in.. o dikenleri gidin görün isterim..
Sahneyi dolduran her ayrıntı için teşekkürler..
( Deniz Madanoğlu’nun kafası dikenli, kalbi yumuşak, sözü keskin kadınlarını çok seviyorum gerçekten. Deniz’deyiz ve acelemiz yok.. bu kadınların mayası aynı Deniz..)
Yüzünde Yüzler / İstanbul Devlet Tiyatrosu