Türk Sineması’nda şiddetin en acımasız halini insanlara gösterip başarılı olmuş Barda filminin başarısız bir uyarlamasını izledik.
Sinemadan tiyatroya, tiyatrodan sinemaya, televizyona, romandan tiyatroya aktarılan işlere her zaman bir adım uzak durmaya çalışıyorum. Çünkü birkaç numune iş dışında genelde hayal kırıklığı oluyor.
Oyunda çok fazla problem var. Birincisi çok oyunculu oyunların kronik bütçe/yetenek sorunu. Tardu Flordun gibi bir tiyatrocunun yanında, genç arkadaşlar biraz sırıtıyor.
Deniz Çakır, filmde olmadığı gibi oyunda da olmayabilirmiş. Meşhur çırak karakteri daha işlevsel. En azından getir götür yapıyor. Ama yine de kendisinin o güzel ses tonunu dinlemek keyifli.
Mikrofonlu oyunu çok sevmememe rağmen büyük sahnelerde sıkça denk geliyoruz. İlk kez konuşanın kim olduğunu anlayamadığım bir oyuna denk geldim. Bunun bir akustik çözümü olmalı. 10 kişinin olduğu sahnede kim ne diyor, takip etmesi çok zor.
Işık ve dekor başarılı. Zaten bu işin ustasından çıkmış.
Oyun çok uzun, konser tadındaki başlangıç kısalabilir. Ayrıca bu kadar gerildiğimiz bir oyunda neden ara verilmediğini anlayamadım. Sinema gibi değil, şiddetin içinde ve bir pay sahibi gibisiniz. Oyun bu anlamda bence deneyimlenmeli. İnsanın yeter lan yeter diye bağırası geliyor.
Oyunun konusunu, senaryosunu anlatmaya gerek yok. Metni Barda filminden ayıran şey şiddetin nedenine daha fazla eğilmiş olması. Barda filminde arkadaş olmak istemiştik diyip geçilen gerekçe, burada çok daha ayrıntılı işleniyor.
Gidilir mi? Farklı bir deneyim için gidilir.
Not: Buradan sonrası ufak bir spoiler’a girebilir. Okuyup okumamak kararı size kalmış :)
Bence tiyatroda bir silah bir kere patlar. Bam güm adam vurulan bir tiyatro oyununa gitmek yerine kaliteli bir aksiyon filmini izlemeyi tercih ederim. Ölüm şekilleri değişik olmalı. Ayrıca çok aşırı küfürlü. Bu demek istediğimi oyuna gidince anlayacaksınız. O kadar küfürlü ki, oyundan çıkınca siz bile küfür etmeye başlayabilirsiniz.
Barda / Vigor Kültür Sanat