Sezonun merakla beklediğim oyunlarından birini bu akşam izledim ancak merakım yerini hayal kırıklığına bıraktı. İzledikten hemen sonra tanıdık ve tanımadık kişilerle oyun hakkında uzun uzadıya konuştuk; fikirlerimiz ortaktı. Belirtmem gerekir ki; tiyatronun propaganda biçimine bağlandığı nokta tam olarak budur. İdeolojilerin tiyatro aracılığıyla kitleleri manipüle ederek sürdürme gayretinin sonuçsuz kalmasını dilerim. Zira mesajların korku ve nefreti uyandıran militan söylemlere dönüşümü, oyunun yaş sınırının 12 olduğu düşünüldüğünde endişe vericiydi❗️
Düşüncem o ki; metinde akışı bozan ve desteklemeyen kısımlar zaman içinde fark edilerek oynandıkça oyundan atılacak böylece süre dengesi sağlanacaktır. Aksi durumuyla karakterin zihninden bulanıklaşarak seyirciye akseden hikayeler, birbirinin içine girerek çözülemeyecek biçimde karışmış yapıda kalacaktır. Haliyle oyunun ana-yan hikaye ayrımı gözetmeksizin parçalanmış ve seyirciden birleştirilmesi istenmiş girift dokusu; zayıf bir bağlamda şekillenmişti. Berkay Ateş'in performansı her zamanki gibi etkileyici ve bir ölçüde öğrencilere ders niteliğindeydi; ışık, ses, efekt ve hareket tasarımıyla birlikte başarılı olsa da dramaturjideki zayıflığı telafi etmeye yeterli değildi. Yanı sıra oyunun temposunda ritim dengesi sağlanamadığı için seyirciyi yorması kaçınılmazdı. Karakterin sesini bir an olsun tüm yalınlığıyla dinlemeye fırsat tanımayan popüler kültür şarkı seçimleriyle de ucuz sinemasal tavır hakimdi.
Uykusuz Bir Rüya, Salim’in potansiyeli yüksek bir oyun olduğunu düşünerek yanıldım, beklenti balonumu söndürmesine rağmen patlatmadı.
Uykusuz Bir Rüya, Salim / D22