Prömiyerden sonra tekrar izledim. İlk oyun sonrası ilk perdenin uzunluğu gibi bazı ufak eleştiriler dikkate alınmış, ilk perdeden 10 dakika kadar gitmiş. Çok güzel olmuş.Oyunun salt komediyi hedeflemediğini bir alt metni olduğunu ve işsizlik üzerinden günümüze güzel atıflar yapılmış. Benim açımdan öne çıkan yönleri yazmak isterim:
1)Oyunun sahnelerinin filme göre sıralanışı ve kurgusu: Burada yönetmen Laçin Ceylan teknik yeterliliğini ve sahne hakimiyetini konuşturmuş. Erkek hikayesinin başında bir kadın olması, her anlamda oyunun ve değinmek istediği kadın ve estetik algısının hicvi çok başarılı yapılmış
2). Dekor: Uzun zamandır böyle teferruat ve görsel içeren bir dekorlu oyun izlememiştim. Oyun bitiminden sonra, dekoru kaldırmak için adeta bir inşaat alanına dönen sahneyi görebilirsiniz. Müthiş bir emek var. Ayrıca vinç metaforu ve tepeden asılı kalan insanlar gibi, izleyene buradayım diyor.
3) oyunculuklar: bir kere kadro çok kalabalık. Tekli ya da 2 kişilik oyunlarda sahne hakimiyeti sağlamak ve koordinasyon çok kolay. Fakat burada gördüğüm 15 oyuncu var. Her birinin entegresi inanılmaz zor bir eylem. Tek oyunda bu oyuncu miktarı şöyle dursun, bu kadar kişiyle grup kuran tiyatro atölyeleri var. Buna rağmen koreografili ve cesur bir oyun.
Cansel Elçin : kendisi ekranda ve sinemada izlediğimden çok daha farklı bir oyunculuk sergiliyor. Hep duyardım: Televizyon oyunculuğu, sinema oyunculuğu başka tiyatro başka diye. Bunu canlı canlı görmüş oldum. Bir kere mimiklerini çok daha belirgin kullanıyor. Yüzü ve bedeni oyunun bir parçası gibi. Hareketleri çok spontane.. yani şöyle: hiç bir kasıntısı yok. Komik olan repliklerin hiç birinde telaşı seyirciden reaksiyon almak değil. Dans eder gibi oynuyor.. ritmi yerinde. Serseri bir karakter, tutunamayan bir baba. Sesinin rengi ve şiddeti yerindeydi. Sanırım bu konuda en iyi yerde karaktere “ AygıRrrr “ diye seslendiği yerdi. Hani şu dem vurulan diksiyonu düzelmemişin R’si söylüyorun nişanesi gibiydi. Asla öyle ne dediğini anlamama gibi bir durum yok. Sonuçta Trt spikeri diksiyonu yapmayacaklar. Kısacası ben Elçin’i izlemekten son derece memnundum. Sahnede kendinden geçercesine oynuyor desem, tam olur. Kendini kaptırıyor. Çaresizliklerine çıkışı bulanlara gelsin bu karakterin çıplaklığı..
Reha Özcan: Ah Reha Özcan.. sesinin tınısını karaktere dönüştürüyor resmen. Karakterin Diğer çelik işçilerine göre daha statülü bir konumu var. Bu durumdaki gel gitleri, obsesyona kayan tutumları çok iyiydi. Dans öğretmeye çalıştığı sahnedeki ifadeleri, Reha Özcan tonu dediğim bir tonla “ yaa siz anlamıyor musunuz?” Deyişini üçüncü defa izleyebilirim.
Sedat Mert- Bedir Bedir ikilisi: bu performansları ikili değerlendiriyorum çünkü ortak bir dertleri var ( acaba ne?) bunun için oyunun birazda toplumsal önyargı tarafına gelsin onların çıplaklığı.. Bedir Bedir karakterinin içindeki yorumla güldürebilir. Oyundan sonra insanın bir yanaklarını sıkası geliyor..
Alican Altun: Karakterin yaşadığı bir tükenmişlik var. Sanki ona ağır gelen vücudu değil de işsizliği. Alican Altun’un çıplaklığı da kadınları cinsel bir obje gibi gören “ memeye bak, kalçaya bak.. yavruuum gözler lens mi?” Erkeklerine gelsin. Müthiş oynamış.
Erdal Uğurlu: oyunun aynı zamanda koreografı olduğunu öğrendiğimde saygım iki katına çıktı. Elini taşın altına koymak bu olsa gerek. Kendince gizemleri olan bu karakterin çıplaklığı da kendi gerçeğiyle yüzleşemeyenlere gelsin..
Yusuf Vardar: oyunun çocuk oyuncusu. Cansel Elçin’in karakterinin oğu. Yer yer çıkışları ve isyanları çok tanıdık. Yaşından büyük oynuyor.
Suna Yıldızoğlu: bence yıldız tozu kendisi. Açılışta Reha Özcan’la yaptığı dansa ve enerjisine hayran kalırken, hiçbir şeyi umursamaz; alışveriş yapar kadın algısına da tokadı çakıyor.
Dilşad Çelebi ve Burcu Görek: Dilşad Çelebi ‘ temiz’ şekilde oynuyor karakterini, rahatsız eden bir yanı yok. O, sürekli yakınan ve kocasına güveni kalmayan kadını yumuşatarak oynamış. Burcu Görek’i ise çok başarılı buldum. Alican Altunla ve diğer karakterlerle sahne enerjisi çok yüksek..
Oyundan gördüklerim bunlar, özellikle tek tek yazmak istedim. Çünkü prömiyer sonrası tekrar izlemek, bütün bu çıkarımlara yaradı. Ama “ben bu kadar detaylı izlemem, güler geçerim” diyorsanız da onu da çok güzel yapıyorlar.
Üçüncüye zorlu Psm’de görüşedebiliriz..
Çıplak Vatandaşlar