Deneyiminizi arttırmak için sitemizde çerezleri kullanıyoruz. Devam ederek Gizlilik ve Çerez Politikamızı kabul etmektesiniz. Detaylı bilgi için tıklayınız.TAMAM
Space Cactus baharın gelişini Mine Sübiler’in “Pahoehoe (Pa-Hoy-Hoy)” başlıklı kişisel sergisine ev sahipliği yaparak kutluyor. Mekânsal yüzeylerden üç boyutlu enstalasyonlara uzanan farklı tekniklerdeki çalışmalarında ‘geleneksel botanik ressamlığının’ sınırlarını zorlayan Sübiler, kentsel yaşamın sıra dışı katmanlarında betimlediği doğa DEVAMI tasvirleriyle izleyiciyi düşsel bir dünyaya davet ediyor.
Volkanik lavlar sıvı haldeyken ortaya çıkan akışkan formların bilimsel isimlerinden biri olan ‘pahoehoe’, sanatçı tarafından sütun kaktüslerde karşılaşılan tipik bir gen bozukluğu olan ‘cristata’ aracılığıyla yorumlanmaktadır. Bu bağlamda ‘pahoehoe’ içsel bir duygu durumuna işaret ettiği kadar, doğanın farklı katmanları arasındaki formsal denkliğin de dışavurumudur. Volkanik patlamaların tüm yıkıcılığına karşın son derece zarif algılanabilecek döngüsel formlarla donan ‘pahoehoe’ katmanı, sanatçıya göre “altında bıraktığı hiçliği estetikle örtüler”. Bu açıdan günümüz kentsel yaşamı da bir ‘pahoehoe’ katmanı olarak okunmaya açıktır.
Sübiler’in çalışmalarında bitkiler ve hayvanlar özel bir yer tutarlar. Doğanın genel (panoramik) tasvirlerinden ziyade spesifik bitki ve hayvan türlerine odaklanan sanatçı, türlerin gizemli hikayelerinden yola çıkarak onları birbirleriyle konuşturur ve bu yolla yeni anlatılara ulaşır. Gece saatlerinde kaktüs çiçeklerinin aromatik şuruplarını emerek beslenen yarasalar, Arizona’daki dev türlerin gövdelerini kendine mesken edinen baykuşlar, Latin Amerika kabilelerinin kaktüslerden elde ettiği iksirler ve kaktüsler etrafında süregiden tüm bir yaşam döngüsü (hikaye) sanatçının odaklandığı detaylardır.
Sübiler, bitkiler ve hayvanları “spiritüel iklimi hayli sert olan dünyamızın hakikat anlatıcıları” olarak tanımlar. Doğadaki varlığımızı sorguladığımız bir dönemde bitkiler; renkleri, dokuları ve geometrik mucizeleri aracılığıyla adeta birer ‘çanak anten’ işlevi görerek bizlere yaşadığımız dünyaya dair varoluşsal frekansları iletirler. Bu açıdan doğayla kurduğumuz ilişki içgüdüsel olarak ‘hatırlama’ ilişkisidir, bu kadim hatırlatıcılarımız ‘bastırılmış öfkeden’ uzak bir dünyanın varlığını temsil etmektedirler.
Sanatçının Space Cactus işbirliği ile ürettiği son işleri 9 Mayıs – 25 Haziran tarihleri arasında görülebilir. DAHA AZ GÖSTER