Akşam vakti çanlarının giderek kaybolan yankıları, soğuk bir kış sabahında kül kokusu, sayfa üzerinde yarım kalmış cümlelerin kurumuş mürekkebi, ölü bir liderin fırtınası, ıslak toprakta bir mültecinin ayak izleri, ormanda bir yaban arısının kırılmış kanatları ve bir kilisede erimiş balmumundan damlayan binlerce umut gibi dün, hızla bugün
DEVAMIün kıyılarına vuruyor fısıldayarak.

Biraz cesaretle hayattaki en güçlü üç şeyin doğum, aşk ve ölüm olduğunu düşünebiliriz. İdeolojik benliği ve ideolojik olmayan ulusu, dünü ve yarını aşk yaratır, yok eder, dönüştürür. Bugün aşktır, bugün savaştır. Bugün, alevlerin en parlağından tüten isin en koyu siyahıdır. Bugün yalanları, kaybı ve dünün yasalarını yarın adına tatbik ediyoruz.

“Bugün/Dünün Gelecek Zaman Kipi”nde birbirine bağlanan işler, benliğin zaman içinde ve bugünün müzakerelerinde ortaya çıkan çatışmaları üzerine bir içebakış ve tefekkür pratiğine karşılık geliyor. İster sonu hazin biten bir aşk ister bir ulusun enkazı olsun, ister bir hastanenin soğuk koridorunun yalanı isterse susuzluktan kavrulan toprağın umutları olsun, bugün, geçmişle yapılan bir çatışmadır. Bugün bir çatışma ise yarın da böyle mi olacak? Ya hayaller – umudun, nostaljinin ve arzunun mahzenlerinde uzanan, fethedilmemiş hayallere ne olacak?
DAHA AZ GÖSTER